Sağır, eski bir pişmanlık, anlamsız bir
ayıp gibi boş sözlerin arkasına sığınıyor... Kesik
çığlıklar sessiz gözlerinde inatçılığın
simgesi oluyor...
Varoluşun nedenini bilmiyorsun bir kent cayır
cayır yanarken. Günbatımını göremiyorsun o karanlık
odanın içinde.
Ne toprağın ne
de yıldızların kokusunu
içine çekebiliyorsun. Bir telaş
içindesin,silah
sesleriyle irkiliyorsun.
Uygarlık tarihinin, çöplüğe atıldığına tanıksın sen
yangın yerinde...
Yapmak isteyip de yapamadıklarımız, düş
kırıklıklarımız, yarım
kalmışsevdalarımız...
Köktendinci terör, gerçek İslam, hayatın yedi
rengi, insan sevgisi...
Sorgulamaktan
korkuyoruz hayatı, Suriye’de
yaşanan kanlı iç savaşı, Rus savaş
uçaklarını...
Sınırımızı ihlal eden
bir Rus savaş uçağını
düşürüyor jetlerimiz...
Yapılan açıklamalar, Rusya’yla gerginlik,
düşürülen Rus uçağının görüntüleri...
Neden, niçin soruları...
Kaygılarımız...
***
Bir dehşet sarmalının orta
yerindeyiz, bilimi, uygarlığı
yıkıp atanlar, kin, nefret tohumları
ekenlerle birlikte!
İnançlar altüst olmuş, kim ne istiyor, kim ne
diyor, anlayamıyoruz. Mezhep
çatışmalarına bakıyoruz, insanlık tarihinde
öğrendiklerimizi anımsıyoruz.
Şaşkınız!
Sermaye-emek çelişkisini görmezden
gelirken, patronlar “kahrolsun
kapitalizm”diyor biz aval aval bakıyoruz.