Hrant Dink’in öldürülüşünün
üzerinden 10 yıl geçti...
Anma törenleri yapıldı.
Acılar tazelendi, sessizliğin sesi, bir kış sabahında hüzünlerle
buluştu.
Bir yeraltı ırmağı aktı, tutkular düğüm düğüm...
Öksüz bulutun öfkesi günbegün çoğalarak
kaplıyor gökyüzünü...
Hrant Dink cinayetinin sis perdesi aralanmıyor aradan on yıl geçse
de.
Kim verdi “vur” emrini?
Bilinmiyor...
Bilmem şairin söylediği gibi mi tüm yaralı aşklar,
özlemler, yaralı şaşkın yapraklar içinde
mi kış umutları?
Bir şeyler fısıldıyor eski zaman
saatleri...
Bir çocuk gözlerini açıyor şafak söktüğünde, bir anne sabaha dek
uyumamış, uykusuz...
Sararmış kareli defter, alınmış notlar...
Ayaz dudaklarında
kanıyor senin...
Okumaya başlıyorsun yazdıklarımı:
“Bense bir savaşın sonunda kumla örtülü gördüm seni; sessizliğin ve
suyun sınırlarında bocalarken; ve ağzın son yıldızlarla kirli;
gecende beklemenin korkusunu bir çığlığı parçalarken...”
Uzun bir yazıydı okudukların...
Masalımsı kahramanlar, kısırdöngüler içinde
kıvranırken ölümlerle çoğalan
toplum olmuştuk artık.
Tüm yaşananlar belleklerimizde yer etmişti hepimizin.
Taraçalarda koştuğunu görüyordum, rüzgârla
savaştığını...
Şaşkın bakışlar içindeydin, ne çok ölmüştük,
ne çok yaralıydık yüreklerimizde.
Özgürlüğün bir bedeli olmalıydı, belki
onu ödüyorduk.
Ve bir kış öğlesinde, adına şiirler yazılan gençler, yaşam,
küstahlık, tepeden tırnağa Atatürk
düşmanlığı, çıkar ilişkileri, bezginlik...
***
Dink cinayetine ilişkin ikisi tutuklu 35 kamu
görevlisi yargılanıyor...
Çoğunluğu Emniyet müdürleri, istihbarat daire
başkanları, emekli askerler...
Dink ailesi avutlarından Hakan
Bakırcıoğlu on yıllık dava sürecine ilişkin şöyle
diyor:
“Kendilerini milliyetçi olarak tanımlayan kişilerin cinayete giden
süreçte çeşitli durumlarda ortaya çıktığını gördük.
Bu adların cinayetle bir bağlantısı olduğunu söyledik.
AdlarıFETÖ’yle ilişkilendirilen kişilerle ilgili de beyanlarımız
var. Bütün bu yapıların cinayetle bağlantıları olduğunu
düşünüyoruz.”
Davada cinayeti işleyenlerin ya da suikastın ayakları
arasında yer alan kişilerin öngöremedikleri bir şey
olduğunu söylüyor avukatlar...
O da toplumsal tepki, dayanışma ve duyarlılık.
Duyarlılık daha da büyürse kanlı düğüm çözülecek.
Yakın tarihimizin kanlı sayfalarında hep failleri bilindiği halde
meçhul kalan cinayetler var.