15-16 Temmuz’da “darbe girişimi” değil, açık açık “darbe
saldırısı” oldu. Bu kanlı
kalkışmayı FETÖ/PDY yaptı. TBMM bombalandı,
savaş uçakları alçaktan uçtu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin
Marmaris’te kaldığı otele saldırı düzenlendi, polis merkezleri
bombalandı...
Umur Talu, 27 Eylül’de “Darbeyi yenen bir halk
demokrasiyi neden hak etmiyor” diye soruyordu.
O yazısını dün yeniden okudum.
Talu, yazısının bir bölümünde şöyle diyordu:
“Misal,12 Eylül bir darbeydi; 28
Şubat ‘darbeci müdahale’ ve nedense
buharlaştırılan 27
Nisan ise ‘darbeci tehdit’.
Bu ise ‘fiili darbe’ amaçlı ‘darbe
saldırısı’ yahut ‘darbeci saldırı!’.
Öyle ‘emir-komuta zincirinde değildi’ lafı da
lüzumsuz; sanki ‘darbeci komutanlar’ kimseye
emretmemiş gibi, sanki istisnasız tüm ‘alttaki
askerler’ gönüllü katılmış, hiç emir almamış, iktidarın
çıkardığı sert Askeri Disiplin Kanunu varken emirleri
sorguyabilmişler, ‘görev’in ne olduğunu bilmişler
gibi!”
Ortada darbe saldırısı yokmuş, onca insan öldürülmemiş, “sivil
toplum örgütü”, “hizmet hareketi” diye iktidar ve başkaları
tarafından övülmüş bir organizasyon planları yapmamış, kimi elemanı
bugün için yetiştirmemiş, “sivil demokrat” kılığında dolaşırken
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yatırım yapmamış gibi düşünerek ya da
düşünmeyerek sadece demokrasi tartışamayız.
Fethullahçıların 1975 yılından beri
izini sürüyorum, devletin en duyarlı kurumları
olan yargı,
polis, TSK ve eğitimde nasıl
örgütlendiklerini yazıyorum...
Tam 40 yıldır peşindeyim
bunların...
Açılan onca dava vardı Fethullah
Gülen için.
***
2006 yılında Terörle Mücadele Yasası’nın birinci maddesine
“cürüm, şiddet, silahlıeylem içermeyen” bir yapılanmanın terör
örgütü olamayacağı eklenince, açılan tüm davalar düştü Gülen
hakkında.
15/16 Temmuz’da kanlı bir darbe kalkışması yaptılar ama
başaramadılar.
Halkın gücü darbecilere yetip arttı...
Darbeyi yenen bir halk
neden demokrasiyi hak etmiyor? Darbeden
kurtardığımız demokrasi üzerine konuşalım, tartışalım. Aslında
konuştuğumuz da demokrasi değildir. Ruhuna, yüreğine, temel
ilkelerine inandığımız demokrasidir o...
Karşıtlarını silindir gibi ezme uygulamaları, darbeden
kurtardığımız demokrasiyi boğmak anlamına gelmez mi?
Bir zamanlar “bu hasret bitsin artık
dön” çağrıları, gazetelere atılan
manşetler, okullarının göklere
çıkarılması, bankalarının törenle
açılması, bir milyona varan gazete aboneliği.