Kıyılar yağmalandı, limanlar
özelleştirildi...
Marinalar yapıldı, yatlar bağlandı, şimdi sırada Göcek
koylarına geldi.
Öte yanda gemicikler, çocuklar, kasalar,
kutucuklar, say say
bitmeyen paracıklar allı
yeşilli...
Keyfiniz yeride değil mi beyler, paşalar, beyzadeler...
Yağma, talan düzeni sürüyor!
Bir ülke düşünün üç bir
yanı mavi bir deniz...
Denizleri kirleten biz, yok eden biz, canına okuyan yine
biz...
Balıkçılığı öldüren, deniz sevdamızı elimizden
çalanlar hoplayıp zıplıyor, gününü gün
ediyor ama o güzelim kıyalarımız, kumsallarımız
elimizden gidiyor.
Denizi sevmediğimiz nereden belli?
Çünkü denize yüzümüzü değil
sırtımızı dönüyoruz...
O mavi derinliği, hayatı, aşkı göremiyoruz, denizciliği limanları
özelleştirmek sanıyoruz.
Balıkçılık, yatçılık,
yelkencilik, su sporları...
O da neymiş canım!
Yüce devletimiz denizden, sudan korkar;
güneşi sevmez, karanlık
dehlizlerdedolaşmaya bayılır...
Üç yanımız denizlerle kaplı ama su taşımacılığından dünyada kaçıncı
sıradayız, komşumuz Yunanistan kaçıncı sırada?
Bir dönem Denizcilik Bakanlığı’nın adını duymuştuk o
kadar!
Şimdilerde öyle bir bakanlık bile yok!
Dedim ya devletimiz suyu sevmez, kiraya verir
ya da HES kurar, koyları satar
oturur...
Üç yanı denizlerle çevrili bir ülkede herkes şu soruyu sorabilir
mi:
“Yahu bizde deniz kültürü niye yok?”