Derin bir gecenin içindeydik...
Geçmişe dönük anılarımız vardı, tutkularımız, hüzünlerimiz,
özlemlerimiz, acılarımız, faili meçhullerimiz...
Çok uzaklarda yıldızlar vardı, kendi
sessizliğini çığlıkla bozan sevdalarımız.
Gecikmiş dostları, arkadaşları bekler gibiydik...
Düş yorgunuyduk, üstelik
uykusuzduk.
Savaş çığlıkları atanları, intikam duygusuyla
beslenenleri, bunlardan siyasal rant sağlayanları
yakından tanıyorduk.
Taştan, uykudan gelen sesler yıkık bir yaz yağmuru
oluyor, sonra demir çelik kan
pıhtısına dönüşüyordu.
İnsanlığa karşı cehaletin fırtınasına
yakalananlar, Hitler’i demokrasi kahramanı
olarak görüyordu.
Rusya’nın koyduğu
ambargo, Irak’ın “topraklarımızdan TSK’yi
çekin” tepkisi,topluma unutturulmuştu.
Dolar üç liranın üzerine çıkmış, ekonomi sarsılmaya
başlamıştı.
Osmanlıcılık oynayanlar bu
ülkeyi nereye götürmek
istiyordu?
Bu soruyu sormak bile suç sayılırdı güzel yurdumda!
Can Dündar ve Erdem
Gül 44 gündür Silivri zindanında
yatıyordu yazdıkları haberlerden ötürü.
Bir ülke düşünün, tüm komşularıyla neredeyse düşman.
İçeride terör belası...
Sağında PKK, solunda IŞİD...
Suriye’nin ve Irak’ın
içişlerine karışacaksın, bu fırsattan yararlanıp Selefiliği öne
çıkaracaksın...
Sonrası?
Ortadoğu’da lider olacaksın!
Bu işlerin, “van münit” çekmekle
olmayacağını, Rusya, İran ve Çin’in
devreye girmeyeceğini önceden
sezinlemezsen Suriye ve Irak sınırın
yolgeçen hanı olur...
***
Görkemli bir maskaralığı izliyoruz hep
birlikte. Gecenin
orkestrasında flütü aldatan
parmaklarından maviye çalan hayatı
öğreniyoruz.
Çıngıraklar gibi sesler veren sevinçler içimizden çıkıp gitti
ansızın.
Hukukun üstünlüğü, adalette eşitlik
ve dürüstlük ilkesi...
Ne oldu bunlar?
Basın özgürlüğü diye bir şey kaldı mı ortada?
Laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin altı oyulurken hep
birlikte seyrettik!
Toplum
ötekileştirilirken “özgürlükler geliyor” diye halay çektik!
Anayasa kültürü olmayan toplumlarda hukuka inanç olmaz...
Yasama, yürütme ve yargı organlarının
anayasanın “emredici hükümlerine”uymalarını gerekli
kılar.
Demokrasiler laiklik temelinde
yükselir, toplumun özgürce
yaşamasını sağlar...
Hukuk bilinci anayasaya saygılıdır...
Bugün içinde yaşadığımız sorunların nedeni hukuk bilincinin hayata
geçmemesinden kaynaklanıyor. Buyrukçu bir
anlayış ülkeyi bilinmedik bir
yolculuğa çıkarıyor.
Siyasal iktidarın izlediği dış politika doğru mu, değil
mi?
İran’la Suudi Arabistan arasındaki bunalımda Riyad’dan yana tavır
alması kanımca doğru değil.
Tek mezhep eksenli bir çizgi Türkiye’nin
dengesini iyice bozar...
Unutmayın, Güneydoğu yangın yeri, bölgede açıklanmamış, adı
konulmamış bir sıkıyönetim var.
Devlet hendekler kazılıp, duvarlar
çekilirken göz
yumdu PKK’ye...
Şimdi, hendekleri dolduramıyor, duvarları yıkamıyor.