Sesimiz soluğumuz kesilmiş, ölümler, katliamlar vız geliyor
bize...
Ölüm ve hayat arasında acılar yumağının içindeyiz toplum
olarak.
Sanki yangın yerinde yaşıyoruz, ölümlerle
çoğalıyoruz.
Düşlerimiz paramparça, öfkeliyiz, hüzünlüyüz...
Ülkemin pek çok
yerinde tarikat yurtlarına öncelik
tanınıyor, bir tarikat gidiyor bir başkası yerini
dolduruyor.
Benim canım ülkemde tarikatlara yol veriliyor, korunup
kollanıyorlar.
Adana’nın Aladağ ilçesindeki
kız öğrenci yurdu Süleymancıların.
10 kız
öğrenci, 1 çocuk, 1 eğitmen
toplam 12 can elektrik kontağından
kaynaklanan yangın nedeniyle cayır cayır yanarak can verdi
gözlerimizin önünde.
22 öğrenci yaralandı...
Neden çıktı
yangın? Denetlenmedi, önlem
alınmadı, önemsenmedi.
Yaşadığımız topraklar kana doymuyor. Mayınlı tuzaklar kuruluyor
Mehmetler ölüyor. Bu kez pusu Aladağ’da kız
çocuklarına kuruldu; onlar yandı göz göre göre, kül oldu.
Bilirkişi raporuna göre yangın merdiveninin
kapısı PVC ve kapı kolu olmadığı için açılmadı. Çatı ve duvarları
ahşap olan yurt binasının içinin halı kaplı olması yangının
büyümesine neden oldu.
Cayır cayır yandı çocuklarımız...
Televizyon ekranlarındaki görüntüler içimi yakıyor benim
de...
Canımı acıtıyor canımı...
Yoksul ailelerin çocukları onlar. Ülkenin
dört bir yanında kaç tarikat yurduvardır
böyle önemsenmeyen, denetlenmeyen ve önlem alınmayan.
Kaç çocuğumuz
tarikatlara teslim edilimiştir
laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti
olan Türkiye’de.
Ben o görüntülerde, insanların gözlerinin büyüdüğünü, ellerinin
titrediğini, hıçkıra hıçkıra ağladığını görüyorum.