Yazılanlar, söylenenler hep tekrardan ibaret... Sıra sıra
dizilmiş tabutlar, 30 yılda 40 bin
ölümüz!
Ağlayan analar, babalar, çocuklar, eşler, kardeşler...
Yoksunluklarımız, belirli arzularımız kanla sulanan
topraklarda, karanlığın izdüşümü, kötülüklerle yok
oluyor.
Ölü bir gövdeden tek
kalan ruhun küllerinde
boğuluyoruz insan olarak.
Kör terör canımıza okurken, çocuklarımızı
öldürürken, siyasal rant peşinde
olanların kan gölüne balıklama daldığına tanık
oluyoruz...
Öfkeyi kara kötülüklerden arıtıp, tanyerinin
ağarmasını, hayatın sevgiyle,
kardeşlikle kucaklaşmasını beklemek zor geliyor
hepimize.
Kaç yıldır bekledik o aydınlık sabahları...
Yine şehit
haberleri, etkisiz hale
getirilen gençler...
Bir dağın eteklerinde...
Bombalı bir
tuzak Silvan’da, Silopi’de; karakol
baskını sınır boylarında...
Kuşak kuşak gelen ölüm, acı, gözyaşı!
Yaşamın tükenmeyen
sularını görmek, masmavi gök altında
yürümek; yürürken bile uzun uzun düşünmek...
Şehit düşenler, etkisiz hale getirilenler hep yoksul ailelerin
çocukları...
32 yaşındaki
şehit Yüzbaşı Ali
Alkan’ın
ağabeyi Yarbay Mehmet
Alkan’ın yürekleri yakan çığlığı:
“Şimdi neden savaş?”
***
1995-2015...
Tam tamına koskoca bir 20 yıl geçmiş
aradan...
1995 yılında doğan Mehmetlerimiz sınır
boylarında, bombalı tuzaklarda şehit düşüyor
2015 yılında...