Sokaklar benim içimdeydi... Sokaklar bir fırtına öncesi
sessizliğinde...
Yalnızlığın resmini çiziyordum,
bir duygu yoğunluğu
içindeydim.
Solgun yüzlü işçi çocukları, çiçeğe duran
ağaçlar, kâğıt mendil satan bebeler.
Yıllar akıp gidiyordu...
Durgun günlerin ardından
zaman Ergin Günçe’nin
dizelerinde buluşuyordu.
1 Mayıs’tı dün...
Günün anlam ve öneminde
bütün insanlık tarihinin özeti gül gibi
açar.
İnsanlık bilincinin inanç ipoteğinden kurtulup çiçeklendiği yerde
özgürlük ve güvence beş sözcükte vurgulanmaya başladı:
Eğitim...
Sağlık...
Konut...
İş...
Emeklilik...
Sokakta miyavlayan kedinin aç mı, tok mu olduğunu düşünen insanın
tümel kavrayışı yerküreyi kapsayacak
algılama gücüne erişmiştir: Okyanuslar ötesinde yaşayan
insan aç mı tok mu?
Aç ise neden aç...
Ya işi yok ya da alın terinin hakkını
alamadığı için aç, değil mi?
İkisi de tüm insanlığın tasasına dönüştüğü gün kurulacak düzenin
adı ne olur?