Hayrettin Karaman Yeni Şafak Gazetesi

Müslüman aklı ile düşün(ebil)mek

“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün farklı oluşunda aklıselim sahipleri (ülü’l-elbâb, lübb sahipleri) için elbette ibretler vardır./  Onlar ayakta dururken, otururken, yatarken...

02 Şubat 2018 | 330 okunma

“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün farklı oluşunda aklıselim sahipleri (ülü’l-elbâb, lübb sahipleri) için elbette ibretler vardır./  Onlar ayakta dururken, otururken, yatarken hep Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler (ve şöyle niyazda bulunurlar): “Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, seni tenzih ve takdis ederiz. Bizi cehennem azabından koru!” (Âl-i İmran: 3/190-191).

Yukarıda mealini okuduğumuz âyetlerde Allah Teâlâ, Müslüman aklına ve onunla ulaşılan bilgiye, kendisiyle  kurulan ilişkiye işaret ediyor.

Müslüman aklı ile düşünmeyenler de yere, göğe, gece ile gündüzün farklı oluşuna, hasılı beşerin beş duyu ve aklı ile algıladığı maddi varlıklar bakıyor, onlar üzerinde düşünüyorlar, ancak onların düşünceleri yarım (kalbi, lübbü, füâdı, basireti, nefs-i mülheme ve mutmainneyi ihmal eden) akıl olduğu için “insan-evren ve Yüce Yaratıcı” arasındaki ilişkinin bilgisine ulaşamıyorlar.

Aklı tam olarak kullanan müminler ise hem kendi varlıkları hem de yakından uzağa evren hakkında bilgi edindikçe ve bu bilgiler üzerinde tam akıl (bu manada lübb) ile düşündükçe Allah’a ulaşıyorlar, O’na iman ve ibadetle yaklaşıyor, keyfiyetsiz beraberliğin emsalsiz heyecan ve huzurunu yaşıyorlar.

Müslümanlar nasıl maddi ve askeri güçte ötekilerden ileri olmak mecburiyetinde iseler ve bu gerekli ise iç ve dış âlem üzerinde tam akıl ile düşünmek ve bilgiye ulaşmak da iman, ibadet, huzur ve sükûn yolunda her an artarak devam edecek olan yolculukları için gereklidir. Ne yazık ki ümmet bugün her iki alanda da  üzerine düşeni ihmal etmiş, nükleer silaha ve savunmaya sahip olan ötekilere göre zayıf düştüğü gibi aklını da yarım kullanarak din alanında “rasyonelleşmiş”; yarım akılla anlamaya yönelmiş, maddileşmiş, dünyevileşmiş, satıhta  kalmış, burnunun ucunu göremez hale gelmiştir.

Tekrar âyete dönelim:

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Niçin Diyanet 28 Nisan 2024 | 2.917 Okunma Tebliğ mi temsil mi? 21 Nisan 2024 | 299 Okunma Birkaç soru ve cevap 14 Nisan 2024 | 552 Okunma Gösteriş ve istismar 07 Nisan 2024 | 370 Okunma Ağır ve yüz kızartıcı suçlara bile verilen ceza böyle oldukça 31 Mart 2024 | 611 Okunma