Hayatımızda hangi İslam ve ne kadar var?
Nefis muhasebesi bakımından bu soruyu sıkça sormamız gerekiyor.
Hangi İslam sorusu, çeşitli yabancı etkilerle İslam'ı saptıran
cereyanlar, telkinler, yorumlar sebebiyle önemli. Farkında olarak
veya olmayarak doğru anlaşılmış bir İslam'dan uzak düşmemek için
mümin, gerektiği sıklıkta ve keyfiyette bu denetimi yapmalıdır.
Alimler ve uzmanlar kelam meselelerini, mezhepler arası ihtilafları
öğrenir ve tartışabilirler. Sıradan bir mümin için ölçüt Ehl-i
Sünnet İslam'ı olmalıdır ve bunu da öğrenmek, her seviyeye göre
yazılmış kaynaklarını el atında bulundurmak, gerektikçe de alimlere
sormak zor değildir.
Bu kadar önemli ikinci soru da “hayatımızda İslam'ın ne kadarının
bulunduğudur”.
İslam'ın hayatımızın ne kadarını kapsadığı konusu da, kendi
kusurumuzdan İslam'ı sorumlu tutmaya başladığımız zamanlardan beri
tartışılıyor.
Benim anladığım ve inandığım şudur.
İslam hayatımızın her noktasını içine alır, mübah (serbest, günah
sevap konusu olmayan, dünya işi denilen) alanı da biz
belirleyemeyiz, İslam belirler; bu sebeple mübah alan da İslam'a
dahildir, onun kontrol ve belirlemesine tabidir.
Durum böyle olunca bir mümin, atacağı her adımın dinine uygun olup
olmadığını bilmek ve buna göre davranmak mecburiyetindedir. İşte
bunu bilmek için bilgi kaynaklarına baş vurmaya ve anlamaya
çalışmaya “istidlâl” denir. İstidlal tamam olunca beyan ve amel
safhası başlar;