“Saldırıya uğrayanlara zulme mâruz kaldıkları için savaş izni
verildi. Allah onları muzaffer kılmaya elbette kadirdir./Onlar sırf
“Rabbimiz Allah'tır” dediklerinden dolayı haksız yere yurtlarından
çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmıyla
diğer kısmını engellemesi olmasaydı, manastırlar, kiliseler,
havralar ve mescidler –ki oralarda Allah'ın adı bol bol anılır–
yıkılır giderdi. Allah kendi muradına yardım edenlere muhakkak
yardım edecektir. Kuşkusuz Allah güçlüdür, mutlak galiptir./Onlar
öyle kimselerdir ki, kendilerine bir yerde egemenlik versek, namazı
kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler ve kötülükten
alıkoymaya çalışırlar. İşlerin sonu Allah'a varır. (Hac: 39-41)
Şu fânî dünyada düşüncesi ve inancı ne olursa olsun bütün
insanların barış ve ortalama bir refah içinde yaşamalarını,
herkesin inancına ve dünya görüşüne göre hayal ve hedeflerini
gerçekleştirme imkanına ve fırsat eşitliğine kavuşmuş olmalarını
sağlamak için uygun bir hayat, cemiyet ve dünya düzeni kurmaya,
bugünkü yazımıza sertac ettiğimiz üç âyete bile yeterlidir. Bu üç
âyetteki irşad ve talimatı şöylece maddeleştirmek ve özetlemek
mümkündür:
1. Savaş yalnızca zulmü (haksızlığı, hukuksuzluğu, adaletsizliği)
engellemek için izin verilmiş bir son çaredir.
2. Yeryüzünde bütün kötülere ve kötülüklere rağmen hala yaşama
hakkı, din hürriyeti, zalime karşı mazlumu koruma -eksikleriyle
birlikte- varsa bu, Allah'ın iyi, vicdanlı, insanlık fıtratını
kaybetmemiş kulları sayesinde olmaktadır, olmalıdır. Bugünlerde
Türkiye'de başlayan insani zirve işte bu nitelikteki insanların
eseridir. Oraya politik menfaatleri ve algı operasyonu için
gelenler olsa bile “dünyada barış, adalet ve yerinde kullanılan
hürriyeti herkes için ve her yerde sağlamak üzere” gelenler de
vardır ve diğerleri istemese bile bu zirvede onların sesi dünyaya
yayılacaktır. “İnsanların bir kısmının diğerlerine zulmünü
engelleyecek olanlar” zalimler olamazlar. Bu sebeple zulmün
bekçiliğini yapan Güvenlik Konseyi yapısının mutlaka değişmesi,
“herkes için adalet, rahmet ve hürriyetin bekçisi” olan bir yapının
oluşturulması gerekiyor ve bu Allah'ın da muradıdır.