Ben oyumu Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kaldırmayacak, İmam Hatip
Okullarını kapatmayacak, başını örten Müslümanları temel haklardan
mahrum bırakmayacak, din derslerini kaldırmayacak, kadrosu içinde
namazlı niyazlı nur yüzlü insanların bulunduğu partiye (Ak
Parti'ye) vereceğim. Tenkit ve nasihat hakkım baki kalmak üzere
böyle yapacağım.
Yıllardan beri bazı kalemler ısrarla “laik devletin dinden elini
çekmesini, din eğitimi, öğretimi, ibadet yerlerinin yönetimi gibi
faaliyetlerin halka bırakılmasını, sonuç olarak da Diyanet İşleri
Başkanlığı'nın kaldırılmasını, İmam Hatip Okullarının
kapatılmasını, okullarda din derslerinin okutulmamasını…"
yazıyorlar.
Gerekçelerinin özeti de şöyle:
Laik devlet dini hayata el atarsa bu dine zarar verir, din istismar
edilir, din özgürlüğü kısıtlanmış olur, din bozulur ve laik
devletin ilkelerini meşrulaştırma aracı haline gelir.
Bu özet üzerinden yürüyerek gerekçeleri iptal etmeyi ve “gereklilik
gerekçelerini” açıklamayı deneyeceğim.
İslam'ın hayatın bütününe uygulanmasında baştan beri devlet birinci
derecede sorumlu tutulmuştur. Kelam ve fıkıh kitaplarında “İslam
devletinin ve bir başkanın mutlaka bulunması gerektiği, bu vazifeyi
gerçekleştirmenin de farz-ı kifaye olarak ümmetin omuzlarında
bulunduğu" ifade edilmiştir. Örnek olarak Mekasıd Şerhi'inden bir
parçayı alalım: