"Kapıyı açan anne gülümsedi ve ardından gelen tedirgin
kucaklaşma.
Eskimiş ağır mobilyalarla, biblolarla, çeşitli hizmetlerin
plaketleriyle dolu ev ister istemez çocukluğun
tutsaklığını haykırıyor.
Mobilyalar bile değişmez bu evde. İkide bir çeşitli tayinlerle
memleketin bir doğusundaki bir batısındaki lojmanlara taşınıp duran
ev, artık nihai emeklilikle birlikte yerinden kıpırdamamaya karar
vermiş, kendini sabitlemiş..."
***
Bu satırları okuduğumda kendi gençlik yıllarıma gittim.
Moda, Göztepe, Caddebostan...
Ne çok böyle ev gördüm.
Yukarıdaki alıntıyı yaptığım Ömer F. Oyal'ın "Ferahlık Anına
Övgü" romanının kahramanı Tamer ve yaşadıkları da bana çok
tanıdık.
Fakat toplumumuzun büyük bir kesimi bu "dünya"yı sadece
siyaset merceğinden tanıyor; o zaman da anlamakta zorlanıyor, her
şey tuhaf geliyor.