"Bu kitabı okuyan insanlar mutlu oluyorlar, bunda ne kötülük var
demiştiniz ya... Ya gerçekten mutlu olurlarsa? Bunu düşünmüş
müydünüz?" diye telaş içinde bağırıyordu yayıncı...
Yayınevinin editörleri şaşkındı.
Tıka basa özlü sözlerle dolu sıradan bir kitap yayımlamışlar, fakat
ne olduysa olmuş, kitap salgın gibi etrafı sarmıştı.
Taksi şoförü, borsacı, CEO, işçi...
Herkes kitaptaki tavsiyelere uymuştu.
Bağımlılıklar terk edilmeye, iş güç düzeni umursanmamaya ve
"anlamlı bir hayat" üzerine kafa yorulmaya başlanmıştı.
Tabii ilk önce tütün ve alkollü içki sanayii kepenkleri
indirmişti.
Borsa fena sarsılıyordu.
Değişimden ilk olarak "geçici hevesler" kültürüne bağlı orta
sınıfın yüksek gelirli kesimi etkilenmişti.
Güzellik ve yaşam tarzı endüstrisi hapı yutmak üzereydi. Calvin
Klein mankenleri ellerinde "açız!" yazılı pankartlarla iş
arıyorlardı.
Acil toplantı yapan yayıncı ne istediğini çok açık ifade ediyordu:
"Bu treni raydan çıkartmak, tavsiyelerin yanlışlığına okuru ikna
edecek yeni bir kitap bulmak zorundayız!"
Neden mi?