Haşmet Babaoğlu Sabah Gazetesi

Mutlu olmayın! Dürüst, cömert sevgi dolu olun!

Günümüz insanının en büyük mutsuzluk kaynağı mutluluk takıntısı. Şöyle listeleyebiliriz... Mutlu olma hırsı... Mutsuz olma endişesi... Mutluluk hasedi... Ve bitmez tükenmez mutluluk...

24 Mart 2018 | 293 okunma

Günümüz insanının en büyük mutsuzluk kaynağı mutluluk takıntısı.
Şöyle listeleyebiliriz...
Mutlu olma hırsı...
Mutsuz olma endişesi...
Mutluluk hasedi...
Ve bitmez tükenmez mutluluk arayışı...
Kabul etmek işimize gelmese bile içten içe gerçeğin aşağı yukarı böyle olduğunu biliyoruz.
Ben bu listeye artık bir tür "yorgunluk hali"ni de eklemeyi doğru buluyorum. Mutlu olmak için o kadar çalışıp çabalanıyor ki, sonuçlarından emin olmak zorlaşıyor ve final dehşetli bir bitkinlikle geliyor.
Aslında bunları geçmişte bu köşede çok konuştuk.
Ama bu mutluluk arayışlarımızın bizi nasıl berbat/ bencil/ kayıtsız insanlar haline sokabileceğini de konuşmanın zamanı geldi.
Mutlu olayım, derken içerden çürüyüşümüzü hani...

*** Hepsini geçtim...
Geçen gün bir psikolojik uzmanlık ve rehberlik bürosunun internet sayfasının başında kocaman harflerle yazılmış şöyle bir cümleye rastladım: "Mutlu olmayı hak ediyorsunuz!"
Pes artık, dedim.
Ayıp hatta!
Liberal dünya görüşünün olur olmaz şeyleri hak, hukuk konusu saymasının nasıl bir yalan üzerine kurulu olduğunu geçen otuz yılda bütün dünya anladı. "Şunlar insan, hakları var; ötekileri boş ver, hepsi çöp!" demenin şık örtüsü...
Üstelik "mutluluk havarisi" kişisel gelişim saçmalamalarının en büyük hilesi bizi sanki dünyada tek başımıza yaşıyormuşuz havasına sokması.
Utanmasalar, yoksulluk da, hastalık da insanın iradi seçimi diyecekler. (Zaten Batı tarihine bakanlar Kalvenistlerin bunu dahi iddia ettiklerini görürler; oraların düşünce ve inanç dünyasında eski bir hikâyedir bu.) *** Ama gelin şimdi...
Konuyu en basit tarafından ele alalım...
Sokak diliyle bakalım yani...
Kim bu mutlu olmayı hak eden?
Tanıyor musunuz?
İyi bir insan mı bakalım?
Cömert mi?
Fedakâr mı?
Dürüst mü?
Kalbi sevgi ve şefkatle dolu mu?
Değilse...
Bırakın yahu...
Niye hak etsin?
Keşke mutsuz olsa...
Belki o zaman halini fark edip toparlanır!

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Eğitime dair tarihsel ve güncel masallar 03 Mayıs 2024 | 252 Okunma Geçen yüzyıla bakmak... Ama nasıl? 02 Mayıs 2024 | 344 Okunma Çocuklar bizden ne öğreniyor? 30 Nisan 2024 | 218 Okunma Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar 29 Nisan 2024 | 430 Okunma Güllerin içinden geçmeyen yollar 28 Nisan 2024 | 73 Okunma