Ortadoğu'da olup bitenleri ne belirliyor?
Fokur fokur kaynayan sosyoloji mi? Yoksa uluslararası dinamikler,
komplolar, dünya egemenlerinin tezgâhları mı?
Bitmez tükenmez bir tartışmadır bu.
Elbette her oyun, her tezgâh belli bir toplumsal dinamik üzerine
kurulur.
Fakat dünya ekonomisi ve güç ilişkileri eğer merkez / çevre
denklemi içinde işliyorsa, "merkez"in Ortadoğu'yu öyle başıboş
bırakması mümkün müdür? Hayır!
Batı, büyük bir hilekârlıkla sıradan insanlara bu "bataklıkla"
ilgilenmemeleri telkinini yapar ama gayet iyi bilir ki, Ortadoğu
hem kültürel derinliği bakımından hem de enerji kaynakları ve
dağıtım yollarını belirleyen coğrafi konumu açısından dünyanın
"orta" yeridir.
Hatırlarsınız...
"Prenses Süreyya'dan bugüne... İran ve biz" başlıklı yazımda dünya
liderlerinin 4 Ocak 1979'da Guadalupe zirvesinde aldıkları kararla
başlayan süreci not etmiştim.
Şah ve ailesinin 16 Ocak'ta İran'ı terk etmesiyle devam eden ve
Humeyni'nin 1 Şubat'ta Paris'ten Tahran'a gönderilmesiyle
tamamlanan olaylar dizisini yazınca çevremdeki nice okumuş yazmış
insandan "Yahu bunu bilmiyorduk, ne acayip bir takvimmiş" tepkisini
aldım.
Çünkü eski medya ve yaygın kültür tarafından bunlara dikkat etmemek
üzere koşullandırıldık.
O yüzden de...