Peki bu duruma üzüldüğünü belirten Fransa'nın İstanbul
Başkonsolosu Buchwalter'e "İçimizde evrimini tamamlayamamış bir
nüfus var, bu çomarlar adına hepimiz üzgünüz" diye yazan "kafa"ya
ne diyeceğiz?
Bunu yazan hanımefendi(!) adının yanına da "her şey çok güzel
olacak" diye eklemiş.
Ezikliğini küstahlıkla perdeleyen bu tayfayla herhangi bir şeyin
güzel olması mümkün mü?
Millet bu gerçeği bildiği, bu zokaları yutmadığı için millete
düşmanlar.
Derhal Başkonsolos Bertrand Buchwalter'den özür dileme sırasına
girenler arasında öyleleri vardı ki, ne yalan söyleyeyim, bayağı
eğlendim.
(İnsan bir yerden sonra üzücü gerçeklere karşı dalgacı bir tutumla
karşı koyuyor, malum) Fransızca özür dileyenler hele...
Kendini "global iktisatçı" olarak pazarlayan akademisyenler mi,
ararsınız...
Fransızlardan özür dileyince "beyefendi", buna itiraz eden halktan
insanlara küfredince "efendi" sayılacağını sanan ahmak okumuşlar
mı, ararsınız...