Dünya güzel günlere mi hazırlanıyor?
Yoksa savaş mı geliyor?
Yazarlar çizerler, sanatçılar, insan üzerine kafa yoranlar bu
işi bilir veya sezerler mi acaba?
Hep öyle sanılır ama bana sorarsanız, bu bir yanılgıdır!
Geleceği kuranlar vardır. Siyasetçiler, stratejistler, büyük
patronlar, askerler, vd.
Bir de "yaklaşmakta olan" neyse, onu sezenler vardır.
Onlar da genellikle kendi halinde insanlardır.
Sanatçıların, yazarçizerlerin, düşünürlerin kafası fikirler,
bilgiler ve en çok da kendileriyleöyle doludur ki, dünyaya
sezgileriyle bakma ve geleceği algılama yetileri
güdükleşir.
Bugün cumartesi ya...
Gelin hafiften dalgacı bir tarih
gezisi yapalım...
1913 yılının Avrupa'sına gidelim...
Mesela Viyana'ya...
Freud şehrin ruh halini elinde tutmaktadır. "Rüyaların
Yorumu" yayımlanmış, bundan esinlenmiş okumuş yazmış takımı
kendi rüyalarını mıncıklamaya başlamıştır. Freud bile eğlenir
bununla. "Şimdiden tebrikler, çiçekler yağıyor" diye yazar;
"sanırsınız rüyalarımızın önemi meclis tarafından
onaylandı."
Aynı yıl, Prag'da Kafka'nın tek bir derdi
vardır. Felice'ye aşkının sonu ne olacaktır? Ona durmadan
mektuplar yazar. Arada evlilikten korkusunu da şu sözlerle açar:
"Kendimde asla baba olma cüretini bulamıyorum." 1913
Mart'ında Felice'yle Berlin'de zorluklar içinde buluşur. Bir
ağaç kütüğünün üzerinde oturup konuşurlar.