Meclis, 15 Temmuz'un gazi meclisinin devamıysa...
Meclis, demokrat, milli ve bağımsız ise...
"15 Temmuz direnişi"nin siyaseten "mukaddes" olduğunu bilmek ve
öyle davranmak zorundadır.
Bu meclis çatısı altında darbecileri yenenler üzerinde kuşku
bulutları oluşturan söylemlere kapı açılamaz. Bunu yapanların
zımnen nerede saf tutmuş olacakları açıktır.
Eveleyip gevelemenin anlamı yok!
Bu meclis, 15 Temmuz'un ardından gelişi ve Cumhurbaşkanlığı
sistemine geçişimizle birlikte "ilk ve kurucu" olma özelliği
taşımaktadır.
Milletin sadece vekâletini değil, darbe girişimi karşısındaki
"duruş"unu da üstlenmekle vazifelidir.
Bu gerçeği anlamazdan gelenlerin, hatta "geri dönüş" için
çabalayanların varlığını bilmiyor değilim. Ancak 15 Temmuz'da
canını hiçe sayarak darbecilere karşı koyan halkı "batıl" diye
adlandıracak kadar bu meclise yabancı "militan"ların "kürsü
dokunulmazlığı"nın arkasına sığınmalarını kabullenemem.
(Nihayetinde meclis kürsüsünden söz ediyoruz, Hyde Park Speaker's
Corner'dan değil!)
Meclis, böyle durumlarda Kazan köylülerinin, Köprü ve G.K.
Karargâhı direnişçilerinin, Çengelköy ve Saraçhane ahalisinin
devamı gibi davranmayı bilmelidir.
Esas olan FETÖ'yü "makul ve mağdur" gösterecek sözlere yer açmak
isteyenleri caydıracak bir atmosfer oluşturmaktır.
Bu noktada bir problem varsa, gecikmeden çözülmelidir.