Sussaydınız keşke!
Prestijiniz viran olalı çok oldu.
Zulüm rejimlerine desteğinizi bilmeyen yok.
Ortadoğu'da ve ülkeniz Mısır'da çekilen acılara sahip çıktığınızı
hiç görmedik.
Bari şimdi de sussaydınız da, insan acısına taşları tercih
ettiğinize şahit olmasaydık!
El Ezher ulemasından söz ediyorum, anlamışsınızdır.
Palmira antik kenti hakkında açıklama yaptılar: "Tarihi
eserlerin korunması için mücadele bir insanlık
savaşıdır."
Bağdat'ta ve Şam'da yakılıp yıkılan tarihi camiler hakkında böyle
bir çıkışları yoktu fakat açıklamalarına "insanlığın kültürel
mirasının harap edilmesi İslam'a aykırıdır" diye eklemeyi de
unutmadılar.
Batı ajansları elbette bu açıklamayı "şık hareketler" kategorisinde
değerlendirip alkışladı. Tıpkı Sisi'nin bisiklet üzerinde
pedal basarak İskenderiye caddelerinden geçerken verdiği
fotoğraf gibi...
Geçen gün "Böyle kültürün..." diyerek öfkeyle kaleme aldığım
yazımda konuya bir giriş yapmıştım..
Şimdi "kültürel miras hassasiyeti" üzerinde biraz daha durmak
istiyorum.
Öyle çarpık bir hassasiyet ki, kalbi olan ve kanı azıcık deli akan
insanı "yıkıcı" biri yapması işten değil!
Soru şu: Kültürel miras denen şey kolonyalist bir masal
mı?
Öyle ya!