Nasıl da cilveli bir aldatıcılıkla anlatıyor
konunun uzmanı...
"Dört ya da beş yüzyıl önce, Avrupa kendisini belirli açılardan
Asya ve Afrika'nın fakir komşusu olarak görüyordu. Sadece
seyyahların raporları değil bu yörelerin ürünleri de, Avrupalının
bu kıtalarla ilgili izlenimlerini biçimlendirdi.
Altın, çeşitli mücevherler, ipekler, halılar, resimli duvar
örgüleri, baharat ve porselen, bolluk, zenginlik ve yaratıcı bir
endüstri imajı doğuruyordu..."
Okuyunca neredeyse hâllerine oturup ağlayacak gibi oluyoruz ama
asıl soru şu: Bu gerçekle yüzleşince n'aptı Avrupalılar?
Bu satırların yazarı tarihçi David Arnold'a göre "coğrafi keşifler
çağı"nı başlattılar.
Sanırsınız, her şey meraklarından ibaret!
Sanırsınız, (mesela Müslüman denizciler gibi) altınların,
ipeklerin, porselenlerin ticaretini yapmak için birdenbire dünyayı
gezmeye çıktılar...
Gerçek ne peki?
Hepsini ele geçirmeye gittiler.
Bunu yaparken de insanları, dilleri,
kültürleri, hatta bitkileri ve hayvanları
bile yok ettiler...
...