Haşmet Babaoğlu Sabah Gazetesi

Altını çizdiğim satırlar-43

Ruhumda vuslattan sonraki mahmurluk. Bir bahar fecrinin huzuru. Seninle yaşıyorum (...) Promete kayaya, yani hicrana zincirli, gündüzleri akbabalar kemiriyor ciğerlerini, akşam tekrar diriliyor. Sen diriltiyorsun. (CEMİL MERİÇ / Jurnal-2) *** Zaman...

16 Eylül 2018 | 3.270 okunma

Ruhumda vuslattan sonraki mahmurluk. Bir bahar fecrinin huzuru. Seninle yaşıyorum (...) Promete kayaya, yani hicrana zincirli, gündüzleri akbabalar kemiriyor ciğerlerini, akşam tekrar diriliyor. Sen diriltiyorsun. (CEMİL MERİÇ / Jurnal-2)

*** Zaman, yaşadığı sürece insana, hakikate yönelmiş manevi bir varlık olarak kendini algılama imkânı sunar. Tabii bu, insana hem büyük keyif, hem de acı veren bir bağıştır. (A.TARKOVSKİ / Mühürlenmiş Zaman) *** Zaman ancak içi boş olduğunda ağırdır. (TREVANIAN / Şibumi) *** Büyükannemin her öğün sonunda tekrarladığı gibi: "Bitirmek lazım, yarına tadı kalmaz." Haklıymış. Yarın patikalar hiç olmayacak, hep fon müziği çalacak. Yarın buğday tarlalarının yerini göz alabildiğine mısır tarlaları alacak. Yarın öykülerin içinde reklamlar olacak. Yarın televizyonda reklam kuşakları arasında programlar olmayacak. (J. L. FOURNIER / Son Siyah Saçım ve İhtiyar Delikanlılara Bazı Öğütler) *** Sonra akıllanmaktansa şimdi akıllı ol! (DOSTOYEVSKİ / Budala) *** Gelincik çiçek açmazdan önce, yeşil çiçek zarfı bir bademin dış kabuğu kadar serttir. Sonra günün birinde bu kabuk çatlayıp açılır. Zar kadar ince, bez gibi katlanıp top olmuş taç yapraklarıdır zarfı zorlayan. Bu taç yaprakları açılırken renkleri neonumsu pembeden en cart kırmızıya dönüşür. Sanki çiçek zarfını çatlatan güç, bu kızılın kendini gösterme ve görülme isteğidir. (JOHN BERGER / Bir Zamanlar EUROPA'da) *** Hastaneden çıkınca güneşi açmış gördü, her yan şıkır şıkır bir ışığa boğulmuştu. "Allah, Allah" dedi içinden, "Ben içeri girerken bu güneş neredeydi?" (MUSTAFA KUTLU / Hayat Güzeldir) *** Lotte'nin gözlerini arıyordum; ah gözleri bir ona, bir diğerine bakıyordu. Ama bana? Tek başına hayal kırıklığı içinde önünde durup ona bakan bana, kesinlikle bakmıyordu. Hareket eden araba yanımızdan geçerken, gözlerim yaşarmaya başladı. Arkalarından baktım ve Lotte'nin de başını pencereden çıkarıp arkaya doğru baktığını gördüm. Bana mı bakıyordu? Bir belirsizliğin içindeyim ve belki bana dönüp bakmış olması, biricik avuntum. Belki! Nasıl da bir çocuğum! (J. W. GOETHE / Genç Werther'in Acıları)

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bizimkiler neden renksiz ve sessiz? 06 Mayıs 2024 | 398 Okunma Hamburger 05 Mayıs 2024 | 151 Okunma Haftanın notları: Budur! 04 Mayıs 2024 | 137 Okunma Eğitime dair tarihsel ve güncel masallar 03 Mayıs 2024 | 342 Okunma Geçen yüzyıla bakmak... Ama nasıl? 02 Mayıs 2024 | 345 Okunma