14 Temmuz 2017
Bütün günümü dışarıda geçirsem de evden sokağa adım atmak
istemeyenlerdenim. Gene de sokak veya dış hayat bütün zamanımı
alıyor. Bazen günlerce eve sadece yatmak ve diğer ihtiyaçlar için
geliyorum. Akşamları katılmam gereken etkinlikler oluyor.
Çalışmalarımı İstanbul'daysam bir an bile ayrılmadığım
üniversitedeki odamda sürdürüyorum. Zaten bir defa girmişsem, başka
bir zorunluluk yoksa o odayı asla terk etmem. Gene de evde kalmak
isteyip de dışarıda bunca zaman harcamayı hayatın veya kaderin
garip bir oyunu olarak görüyorum.
Hele son zamanlarda taşınma derken sokakla ve dışarıdaki
hayatla daha fazla iç içe oldum. Zaten neredeyse verdiğim davetler
dışında evde yemek yemesini bilenlerden değilim. Bu defa iş
büsbütün genişledi, sabah öğlen akşam dışarıda yemeğe
başladım.
Temel iddiam aile denen bu karmaşık ve zorlu kurum, dört
kişiden azsa, insan, özel bir neden de yoksa, evde yemek
pişirmemeli. Bütün o harcanan zamanla, atılan malzemeyle, verilen
emekle birlikte düşününce evde yemek yapmak kadar pahalı bir şey
yok. Arada gene de bir fark olabilir. Ama o da öyle fazla önemli
değil.