Amerika'da devam eden seçim tartışmaları ortaya ilginç bir sonuç
çıkardı: siyaset sınıfı topluma önderlik edemiyor. Hatta siyaset
artık toplumun gündeminde olmayan bir konu. Çünkü yetersiz
bulunuyor, toplum sorunlarına çözüm üretemiyor.
Bugünün dünyası Stefan Zweig'ın tabiriyle 'dünün dünyası'ndan çok
farklı. Bilim ve teknolojinin yenilikleri yepyeni koşullar
üretiyor. Bütün bu yeniliklerin bildiğimiz dünyanın sonunu
hazırlarken kaotik koşullar yarattığını söylememek olanaksız.
Aynada kendimizi tanıyamadığımız bir dönem bu.
Böylesine 'yabancılaşmaların' yaşandığı bir dönemde siyaset yeni
dünyaya eski dünyanın araçlarıyla çözüm arıyor. Bırakın diğer
ülkeleri bir yana, belirttiğim gibi, dünya devi ABD bile bu
durumda.
***
Sorun sadece teknolojiyle de sınırlı değil. İlginçtir: Niall
Ferguson'un analizlerine göre tarihin görmediği bir zenginlik ve
para bolluğu içindeyiz. Ama yoksuluz aynı zamanda. Gelir
dağılımındaki eşitsizlik de tarihin görmediği boyutlarda. Bir
bardak suya hasret, aşıya muhtaç milyonlarca çocuk var. Bir dolara
sahip olmak için milyonlarca insan olmadık işler yapıyor.
İklim değişiyor. Çevre şartları olanaksızlaşıyor. Tabiat tükeniyor.
Kentler yaşanmayacak kadar zor yerleşim alanları artık. Eğitim,
sağlık, sosyal güvenlik alanlarında görülmedik bir yetersizlik
var.
***
Siyasetin çözüm üretmesi gereken sorunlar bunlar. Ama siyaset bu
alanlarda yok. ABD hâlâ sosyal güvenlik sorununu halledemedi. Onu
halledemediği gibi daha bin türlü sorunla boğuşuyor.
Boşluk bırakmayan doğa buna karşılık yeni bir liderlik tipi
doğuruyor. Bill Gates örneğin tweetler atıp duruyor. Dünyada AIDS
gibi, sıtma gibi hastalıkların büyük ölçüde geriletildiğini
duyuruyor. Bunu bir ölçüde kendi kurduğu vakıf gerçekleştirdi. Onu
dile getirmeye çalışıyor.
Bu çok önemli bir model. Sorunları artık sivil alandaki örgütlenme,
geçici, sorun odakları etrafında meydana gelen yeni oluşumlar,
yatay modeller, demokratik, paylaşımcı, katılımcı yapılar ortadan
kaldırıyor. Bu tür gevşek liderlikler önemseniyor, aranıyor ve çare
olarak görülüyor.
***
Karşısında yer alan donmuş, katılaşmış, betonlaşmış 'siyaset
sınıfı' suiistimale batmış, profesyonelleşmiş, iktidarından
olmamayı erdem sayar hale gelmiş. Bu sınıfa kimsenin artık güveni
ve inancı yok.
Öte yandan siyaset en temel aracı olan katılımdan artık yoksun.
Düşünün ki, mutlak değer olarak bakıldığında ABD'de, Başkanı,
toplumun en iyi ihtimalle % 30'u seçecek. Aynı siyaset temsil
kabiliyetini yitirmiş. Dini, cinsi, etnik azınlıklar siyasette
temsil edilmiyor. Yeni toplumsal sınıfları duymayan, bilmeyen bir
siyaset (sınıfı) var ortada. Üstelik o sınıf büyük ölçüde statükoyu
korumaya çalışıyor. Bunu yapark