Sanıyoruz ki, bütün 'Roma tarihi' birdir ve hepsini gidip şimdi
güzel Roma'da bulmak kabildir. Hayata ve olaylara bakarken
yaşadığımız sorunların en büyük nedenlerinden biri olarak gördüğüm
tarih bilgisi eksikliği burada da karşımıza çıkıyor. Antik Roma,
Rönesans, hatta bugünkü Roma'yı bir ve aynı şey, aralarında hiç
kopukluk olmamış bir bütün olarak düşünmemize yol açıyor.
İşin böyle olmadığını sadece basit bir örnekle açıklayayım.
Rönesans döneminde antik Roma kazıları yapılıyordu. Bütün Rönesans
sanatını, Michelangelo'dan başlayarak boydan boya etkileyen
Belvedere bedeni (torsosu) ve Laocoon, Rönesans döneminde 'bulunan'
heykellerdi.
Antik Roma'da yapılmışlardı.
Asılları ise Antik Yunan'a aitti. Bunlar kopyalardı.
Ama o kopyalar bile Rönesans bilincini derinden etkiliyordu.
***
Foro Roma'da dolaşıyorum; eski/antik Roma şehrinde- diyelim. Bu
toprağın ve yapıların tarihi M.Ö. 7-8. yüzyıllara gidiyor.
Rönesans Roma'sı bu yapıların hepsini gördü sanmayınız. Şimdi
inceliklerine hayranlık duyarak izlediğimiz tapınakların önemli
bölümü 19. yüzyıl başında arkeoloji diye bir bilim oluştuktan sonra
kazılarla ortaya çıkarıldı. Ama yıkık dökük de olsa Colosseum hâlâ
sirk gösterilerinin yapıldığı bir yer olarak devam ediyordu.
Roma İmparatorluğu bitmişti. Asıl mesele o.
Roma İmparatorluğu nasıl sona erdi?
Bu uzun tarihi anlamak da anlatmak da güç iş. Bizim nesil de bizden
öncekiler de onu hâlâ çok farklı duygularla andığım ve çok farklı
sebeplerle daima başvurduğum Edward Gibbon'un Roma İmparatorluğunun
Gerileyiş ve Çöküş Tarihi'nden okudu. Ama bu 'imparatorluğun' çöküş
tarihiydi. Peki nasıl olmuştu da Roma Cumhuriyeti kendini
koruyamamış, Roma İmparatorluğu'na dönüşmüştü?
En son büyük bir zevkle okuduğum Mary Beard'ın SPQR bu tarihi
kendine göre anlatıyor.
(Senatus Populusque Romanus yani Roma Senatosu ve Halkı
sözcüklerinin baş harfleridir.
Bugün de Roma Belediyesi'nin ambleminde mevcuttur.) Bugünden
bakınca bu soruyu hemen cevaplamak kolay değil. Kaldı ki, Fransa da
önce devrimle krallığı ortadan kaldırmış ama Napoleon'la birlikte
bir kere daha İmparatorluğa dönmüştü.
İlginç olanı Napoleon'un kendisini Roma imparatorlarına
benzetmesiydi. Ve gene daha da ilginç olanı (Trump öncesi (!))
Amerika'nın da kendisini Roma Cumhuriyetine telmihle kurması,
Washington kentinin bütün o kolonlu yapılarıyla antik Roma gibi
inşa edilmesiydi. (Bir de Likya demokrasisi var ki, başlı başına
bir meseledir.) Forum Romana'da dolaşırken acaba insanlık
cumhuriyetleri sonuna kadar yaşatamıyor mu diye soruyordum ki kendi
kendime Fransa seçimlerinin haberleri gelmeye başladı. Faşist Le
Pain, bankacı sosyalist Macron'la arasındaki farkı % 1.5'e
düşürmüştü.
Forum Romana'da Tanrılar adına dikilen tapınaklar gökyüzüne
tırmanıyordu.
***
Yaşlı veya büyük Cato, yıllarca Roma'nın Hellen uygarlığına
açılmasına direndi. Bunun kendi ürettikleri kültürü yozlaştırdığını
savunuyordu.
Roma tarih içinde daha sonra gelen bir uygarlıktı. Geçmişe gitmek
anlamsızdı. Zaman ve tarih ilerlemeliydi. Geriye dönük
olmamalıydı.
İlerleme dediği Cato'nun Atina demokrasisinden Roma Cumhuriyetine
geçişti.
Cumhuriyetin ana kavramı Roma'da 'virtue' idi, 'erdem'. Öyküsü çok
daha farklı ve ilginç olan Genç Cato ise Caesar'la bu nedenle
didişiyordu:
Roma'nın erdemden uzaklaşması. Bu nedenle ölüme kadar gitti.
Cumhuriyet imparatorluğa dönüştü, sonra yok oldu. Biz ise onu
Bizans ve İstanbul olarak 1453'e kadar yaşadık.