Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın kızı Dr. Nilüfer Gürsoy'un
gazetelere verdiği ilanın beni şaşırtan yanı bu 'bildiri'nin
sıradan bir 'hayır' ilanı olmayıp, basbayağı bir metin halinde
kaleme alınması.
Nitekim Engin Ardıç da 'siz mi yazdınız' diye soruyor. Yoksa
Gürsoy'un böyle bir çıkış yapacağını düşünmezdim, aklıma gelmezdi,
ama görünce şaşırmadım, tersine bir teorimin doğrulandığını
gördüm.
***
Nedeni, 'merkezçevre' diye ayrıştırdığım Türk siyasetinin yapısal
bir gerçeğidir bir hakikattir. Merkez kentli, Batılı sermaye ve
kültürdür.
Çevre de dindar, muhafazakâr, gelenekçi halk kitleleridir.
Kavram o derecede kuvvetlidir ki, mesela Dr. Gürsoy'un
biyografisini internette araştıranlar şimdi unutulmuş bir gerçekle
karşılaşıp onun 1970'te bizzat Demirel'in AP'sinde milletvekili
olan ve gene bizzat AP'nin bütçesine kırmızı oy verip Demirel'i
düşüren, sonra da bu hareketi Demokratik Parti'ye dönüştüren
isimlerden biri olduğunu görecektir.
Demirel daha o zaman çevreyi, basit köylülüğü, taşrayı, kasabayı,
muhafazakârlığı temsil ediyordu.
Maalesef yazıp bitiremediğim Türk Siyasetinin Yapısal Analizi
isimli yapıtımın işte o henüz tamamlanmamış üçüncü cildinde bu
bölünmeyi ayrıntısıyla ele alıyorum.
***
Şimdi bu tarihi biraz başka bir açıdan ilerletelim.
Merkezin geleneksel partisi CHP'dir.
Çevreninki de DP. Ama ne oldu bilir misiniz daha sonra, şu iki çok
önemli, hayati şey oldu.
Bir, CHP, önce DP'ye karşı oldu.
Sonra AP çıktı. DP'nin devamıydı. CHP ona da karşı oldu. Doğal ve
anlaşılır. Ama AP'nin içinde bir grup da AP'ye karşı oldu. Bu bir
kırılma noktasıydı ve devam etti.
Bu defa ANAP çıktı. CHP ve AP kadroları ANAP'a karşı oldu. Sonra
AKP çıktı. Bu defa CHP-AP-ANAP kadroları AKP'ye karşı oldu.