Herkesin huzurlu, keyifli ve bereketli bir bayram geçirmiş
olmasını dileyelim ve bayram ziyaretlerinden adap meselesini
irdeleyelim.
Tamam sabır erdemdir ama kimi zaman insan art arda öyle
olaylarla, öyle gereksiz lakırdılarla karşılaşıyor ki, eşref
saatinin zaman aralığı zorla daraltılıyor. E, karşındaki
kırılmasın, kabalık olmasın diye gereken cevabı da veremiyorsun,
kendi kendine söylenip duruyorsun... Empati, çatışmasız iletişim,
ego törpüleme gibi kavramlardan geçtim de bari karşınızdakini
çileden çıkarmayın!..
Acaba içimizden geçeni, hani asla yapamayacak olduklarımızı
yapsak nasıl olurdu? Mesela, bayram telaşı, ev misafir kaynıyor ve
ben 'Salona 12 çay, ikisi açık, 15 tabak, 6'sı baklavasız, çocuğa
da bir bardak su gönder' şeklindeki siparişlerle boğuşurken o da
ne? Hiç hazzetmediğim bir misafir, bayramlıklarını giyinmiş, afilli
bluzunun yakasındaki hayali tozları silkeleyerek -daha az önce
haftanın en şık bayanı bir de üstüne Miss World seçilmişim derhal
bana hizmet edile- edasıyla "Ayağıma bir terlik aliim" diyor... Ben
şimdi gidip ona dedemin içi keçeli 46 numara mestlerini versem ve
salonun ortasında kuğu gölü balesinden bir bölüm oynatsam
n'olurr?
Bilezikleri görünsün diye kollarını bir aşağı bir yukarı
savurup, saçlarını durduk yere arkaya atmaca oynayan, 24 ayar Adana
burmalarını gözümüze gözümüze sokan bir misafire 'Sen benim
bileziklerimle gelin olmuştun hatırlıyor musun?' desek
n'olur?