Ramazanın her şeyi güzel ama çoğumuz için
en keyiflisi, telaşlısı,
cümbüşlüsü sahur…
Uyku arasında mutfaktan gelen tıkırtılar, yanıp
sönen ışıklar, komşulardan gelen yemek börek çörek kokularına
senfonik bir şekilde eşlik eden çay kaşıkları... Çocukluğa dönüş ve
huzura ulaşılan anın başka bir adıdır sahur...
Kimimiz yiyip yatıyor, kimimiz sahura kadar
uyumuyor... Ve işte gece kuşlarına müjde geliyooor; “akşam yatmak
bilmiyorsun, sabah kalkmak bilmiyorsun!” serzenişi bu ramazan da
bayrama kadar rafa kaldırılıyor... Marketten alınan hurma
paketinden çıkan plastik dal’ın yalnızlığı ve anlamsızlığı yine
yeniden sorgulanıyor... Ve o tatlı sahur klişeleri
tekrarlanıyor...
"Şuradan ekmeği uzatır mısın" demeye takati
olmayan babanın "ekmeaggk" diyen detone sesi, lokması ağzında
hizmet etmekten bitap düşen annelerin hâli… Uyku mahmurluğuyla
sahurda kıpırdamadan yarım saat sofradaki zeytini
izleyenler… Tek kişilik oruç tutacakken beş kişilik
yiyenler…
İçilen suyu görse deve hörgücünden utanır
misali, yatağa damacana
misali lıkırdayarak devrilenler… Dört tabağı
sünnetledikten sonra ağzının kenarında, bıyığında
sakalında pirinç, marul “Allah sabrını veriyor
yaauu” diyerek sinirden güldürenler… İlk
günlerde dillere destan sahur sofraları kuran,
ramazan sonuna doğru “ne bileyim, tost most yiyin
bişeyler” deyip yatan bacılar, hanımlar, anneler… Tıpkı
iftarda olduğu gibi, sahurda da yemeğin ardından sofrayı toplamamak
için bastıran ani bayılma hissi...
Sahura kaldırılmadığı için ağlayan
küsen bebeler… Yaşı yeten kuzucukların nazlı göz
kapakları...
Şen
ama sükûnetli Müslüman sofrası... Besmele ile yudumlanan
lokmalar... Dualar... Ve müezzinin sesi...
Her
şey O'nun için... Ve öyle olunca her şey ne kadar güzel, ne kadar
anlamlı... Ramazanın üçte biri geride kaldı... Daha dün gibiydi ilk
sahur. Ömür de aynen su gibi geçiyor mu? Çocukken kalktığımız ilk
sahur, daha dün gibi gelmiyor mu? Lakin "Adam hacı mı olur
ulaşmakla Mekke'ye, eşek derviş mi olur taş çekmekle
tekkeye?" atasözünü de unutmayalım oldu mu?
Ne
mutlu su gibi geçen ömrü su gibi berrak tutanlara...
Ninem diyor ki; Nefistir
seni yolda koyan, yolda kalır nefse uyan.