Vakti zamanında kenar
kasabalardan birinde oğluyla birlikte yaşayan yaşlı bir adam
vardı. Yaşlı adamın pek çok işini gören bir de atı
vardı...
Günlerden bir gün her ne olduysa
at yaşlı adamı terk etti. Komşuları, bu talihsiz olayın
ardından yaşlı adamı teselliye geldiler. Adam,
onlara;
“Bunun talihsizlik olduğunu
nereden biliyorsunuz?” diyerek, üzülmediğini, komşularının da
hayıflanmalarının yersiz olduğunu ifade etti.
Hakikaten birkaç gün sonra, yaşlı adamın kaçan atı, yanında birkaç at ile beraber geri döndü. Adamın atı bir iken beş olmuştu.
Hakikaten birkaç gün sonra, yaşlı adamın kaçan atı, yanında birkaç at ile beraber geri döndü. Adamın atı bir iken beş olmuştu.
Komşular bu sefer de bu “güzel
talihi” sebebiyle yaşlı adamı tebrike geldiler.
Yaşlı adam komşularına;
Yaşlı adam komşularına;
“Bunun iyi bir talih olduğunu
nereden biliyorsunuz?” karşılığını verdi. Günler geçti, yaşlı
adamın oğlu o gelen atların birinin üzerinden düştü, başı yarıldı,
kolu bacağı kırıldı. Komşuları, “bu kötü talihinden” dolayı
üzüntülerini belirtmek için yaşlı adama yine geldiler. Yaşlı adam
yine o alışılagelen cevabı verdi;
“Nereden biliyorsunuz bunun kötü
bir talih olduğunu?”