Erma Bombeck, hayata mücadeleci bakışı ve komik köşe yazılarıyla
fenomen hâline gelmiş Amerikalı bir köşe yazarı. Kadın, aile ve
çocuk üzerine makaleleriyle tanındı, çok satanlar listesine giren
on beş kitap yazdı. En etkileyici yazılarından biri ise, 1996
yılında kansere yenik düşmeden önce kaleme aldığıydı. Bu onun son
makalelerinden biri olmakla birlikte hayata dair muhteşem notlar
sunmaktaydı;
“Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer;
Hastayken yatağa girer dinlenirdim...
Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim…
Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım...
Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim!
Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı
akşam yemeğine davet ederdim...
Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer, yerler leke
olacak diye korkmazdım...
Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit
ayırırdım...
Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım...
Saçım bozulmasın diye, arabanın camını kapatmazdım...
Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum...
Televizyon seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve
gülerdim...
Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım..
Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine,
hamile olduğum her anın tadını çıkarırdım. Bu, harikulade bir
olay...
Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla 'Önce git ellerini
yüzünü yıka' demezdim. Onlara daha çok 'seni seviyorum' ondan da
daha çok 'özür dilerim' derdim…