Eskiden karnedeki kırık notlara
dair babaların tehdit cümlesiydi: “Seni bu yaz oto sanayiye, bizim
Nazım Usta'nın yanına vereyim de biraz burnun sürtsün!”
Bu göz korkutmalar da sanayideki
Nazım Usta da tarihe karıştı. Ama karnesi iyi olduğu hâlde,
minnacıktan ergene çocuk işçiliği devam ediyor...
Çocukların iş gücü olarak
görülmesi kırsal nüfusunda endüstrileşmeyle beraber ciddi azalma
göstermesine rağmen hâlâ sürüyor. 2012 yılı Çocuk İşgücü
Anketi'ne göre Türkiye'de 893 bin çocuk ekonomik faaliyette yer
alıyor. Bu sorunu ortadan kaldırma doğrultusunda 2018 ‘Çocuk
İşçiliği ile Mücadele Yılı’ ilan edildi.
Bu alanda yürütülen projelerden
birine; hayli eğlenceli bir o kadar da bilimsel ve kıymetli bir
projeye katıldım. Özgün ve nitelikli eğitimi çiftçi çocuklarına
ulaştırırken diğer yandan da dünya genelinde bir sorun olan tarımda
çocuk işçiliğini önlemek üzere geliştirilen ‘İşimiz Bilim Gücümüz
Sanat’ projesi için Adıyaman’ın Sarıharman köyündeydik. Sabancı
Vakfı’nın desteği ile Adıyaman Bilim ve Sanat Merkezi tarafından
gerçekleştirilen projeyle çiftçi çocukları yaz okulunda bilim ve
sanatla hemhâl oldu.
BİLSEM, ilkokullarda sınavla
tespit edilen özel yetenekli öğrencilerin örgün eğitimlerine ek
olarak özel destek aldıkları Bilim ve Sanat Eğitim Merkezlerinin
kısaltılmış ismi. Neredeyse tamamı tütün tarlalarında işçi olan
Sarıharman köyü çocukları, bir ay boyunca BİLSEM’in profesyonel
eğitimcileriyle kendileri için özel olarak tasarlanan Robotik ve
Kodlama, Bilim Avcıları, Diksiyon ve Yazarlık, İngilizce, Teknoloji
Tasarım gibi on bir farklı atölyede yepyeni bilgi ve beceriler
kazandı. Başlangıçta ‘Yüz elli olan okul mevcudunun üçte biri
dahi katılsa mutlu oluruz’ diye bakan eğitmenler, çocukların
eğitimlere büyük ilgi ve hevesle katıldığını, mevcudun tamamının
hatta civar köylerden çocukların geldiğini, katılımın iki yüz
ellinin üzerine çıktığını görünce büyük özveriyle
gerçekleştirdikleri çalışmanın amacına ulaştığını görmüş
oldular.
Daha önce hiç tablet dahi
görmemiş miniklerin, robot, roket yaptığını yapabildiğini, kâğıttan
stüdyolarında haber sunduklarını, resim sergisi açmayı
planladıklarını, görmek güzel olduğu kadar umut vericiydi… Hüzün,
takdir ve umut karışımı duygulara kapılıyorsunuz. Isırık izi bol
kalemleriyle yamru yumru bir şeyler yazarak ışıl ışıl bakan
sabiler. Onların her biri kim bilir gelecekte kimleer olacaklar
kimleer...