Anne babası, her yaz oğullarını
büyükannesinin yanına gönderirken trende ona eşlik edip bir sonraki
gün aynı trenle eve dönerlerdi. Biraz büyüdüğünde çocuk anne ve
babasına dedi ki: “Artık büyüdüm, bu yıl büyükannemin yanına tek
başıma gitmeyi denesem, ne dersiniz?”
Kısa bir istişarenin ardından anne baba fikir birliğine vardı. Onu bu sefer tek başına yollayacaklardı. İstasyon platformunda uğurlarken vagonun penceresinden son tembihlerini yapıyorlardı. Çocuk biraz heyecanlı biraz da usanmış hâlde aynı cümleyi tekrarlamaya devam etti: “Evet, biliyorum, biliyorum, yüzlerce kez söylediniz!..”
Kısa bir istişarenin ardından anne baba fikir birliğine vardı. Onu bu sefer tek başına yollayacaklardı. İstasyon platformunda uğurlarken vagonun penceresinden son tembihlerini yapıyorlardı. Çocuk biraz heyecanlı biraz da usanmış hâlde aynı cümleyi tekrarlamaya devam etti: “Evet, biliyorum, biliyorum, yüzlerce kez söylediniz!..”
Tren kalkmak üzereydi ki babası:
“Oğlum olur ya; kendini rahatsız ve yalnız hissedersen ya da
korkarsan bu senin için…” diyerek oğlunun cebine bir şey koydu.
Tren hareket etmiş hayli de yol almıştı. Çocuk artık tek başınaydı;
etrafında yabancı insanlar birbirleriyle itişip kakışıyor, gülüyor,
kompartımana girip çıkıyorlardı.
Kondüktör çocuğun biletine
bakarken, sert bir tavırla neden yalnız yolculuk yaptığını sordu,
“Tek başına seni kurtlar kapar” diye alaycı bir...