Ninem diyor ki atasözlerini pek seviyorsunuz diye bu konuya el
attım azizim. Toplaşın hep birlikte şu meseleye eğilelim. Efenim,
atasözleri, TDK'ya göre; uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak
söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt verici nitelikte sözler. Yeni
neslin anlayacağı şekilde özetlemek gerekirse; geçmişin en çok
retweet almış tweetlerine atasözü diyoruz gençler…
Dilimiz o kadar zengin ki, “Eee, atalarımız boşuna dememişler”le
başlayarak bir atasözü kondurabiliyoruz. Onlarca cümle, paragrafla
anlatacağımız bir konuyu hatta yaşanmış bir ömrü tek bir atasözüyle
özetleyebiliyoruz… Ayaklarını yorganlarına göre uzatan, uzun yıllar
saman saklamış, “tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş” diyecek kadar
teşbihçi, “çıkmayan candan ümit kesilmez" diye düşünecek kadar
ümitli atalarımıza minnettarız… Dinledik, uyguladık… Ha arada
sakladığımız samanları hop diye bir inek çıktı yedi, göl olması
beklenen damlalar gözyaşlarıyla sınırlı kalarak heba oldu, 40 değil
kırk bin kere söylenen bazı şeyler hiç ama hiç olmadı, sabreden
dervişler hem ermedi muratlarına, hem de "salak" diye parmakla
gösterildi ama mesele o değil...
Mesele şu; söyleyenler aynı atalar, ama bazı atasözlerinde tuhaflık
var. Biri diğerinin tam tersi… Örnek mi?