Aksaray’a gidiyorum dediğimde “yanlış gidiyorsun, havalimanına değil metroya gideceksin” dediler lakin ben Anadolu’nun ortasına gidiyordum bilemediler… Aksaray geniş ferah yeşillik, sıcakkanlı ve sempatik bir şehir. (Ihlara Vadisi de orada, biline!) Vakti zamanında defalarca belediye olup, tenzil-i rütbeye uğramış, sonunda rahat bırakılmış, medreseleri ve yetiştirdiği âlimleri ile ünlü zamanının bir nevi üniversite kampüs şehri. Öyle ki; Fatih Sultan Mehmet, Konstantinapol'ün “İslambol” olabilmesi için Aksaray halkını toplayıp İstanbul’a getirmiş. O sebeptendir ki yerleştikleri semtin adı Aksaray. Hepi topu bir mahalle insan kalmış ki oranın adı da hâlâ “Kalanlar Mahallesi…”
Güzelyurt da, Aksaray’ın şirin bir ilçesi. Taş evleri, sakinliği, enteresan tarihi, sıcakkanlı insanları, soğanlı böreği, her selam verdiğimde sarıldığımda cebinden bir avuç çağla çıkarıp veren sevimli teyzeleri ile güzel bir yer… Sinema sektörü çoktan keşfetmiş. Biz gittiğimizde de film çekimi vardı. Neden biri de çıkıp “Aksaray’a yarım saat uzaklıkta tarihî mimarisiyle, sessiz sakin tam kafa dinlemelik biraz daha çiçeklendirilse Fransa Rivierası’nın ünlü Grasse Kasabasına alternatif bir yer var” demiyor?! Nedennn benimle ilgilenilmiyorrr?