Derin Amerika’nın İsrail’in bölgesel çıkarları ile özdeşleşen hedefleri, İsrail’in uluslararası mahkemeler tarafından sanık olarak aranan Başbakanı Netanyahu’ya yeni bir cesaret verdi; o da adeta eceline doğru koşmaya, çılgınca işler yapmaya başladı. Fakat bu koşu onu cami duvarına getirdi. Ancak, ABD’deki eğitiminden sonra Askeri İstihbarat Müdürlüğü’nde başlayan gizli yaşamı, 1993’ten beri Likud Partisi’ndeki açık faaliyeti bir ölçü ise, Netanyahu eceline kolay teslim olmayacaktır.Netanyahu’nun ilk kurbanı, Saddam Hüseyin olmuştu. ABD istihbarat raporlarına göre, Irak’ın Daeş’le, 11 Eylül saldırıları ile doğrudan veya dolaylı bir ilgisi yoktu; ayrıca Irak kitle imha silahlarına sahip değildi. Netanyahu, bir önceki yazımda ifade ettiğim gibi, ABD yasama ve yürütme organlarına tamamen hâkim hale gelmiş bulunan AIPAC (Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi) aracılığıyla her şeyi öğreniyordu. Bu bilgiyi alınca, ABD Başkanı Bush’un yeni bir Irak harekâtı yapmayacağını anladı ve Washington’a koştu. Tabii, “patron” gelince, ABD Kongresi üyeleri kendisini birleşik oturumda konuşturmadan edemediler; Netanyahu da açıkça “CIA yanılıyor; Saddam’ın elinde kitle imha silahları var” dedi....