KUPA maçında Akhisar’a karşı oynayan takım ile Beşiktaş derbisini kazanarak gelmiş takımın aynı olmayacağı, deplasmanda da olsa etkisinin daha fazla olacağı belli bir maçtı. İlk çeyrek ortada, pozisyonsuz ve kısır geçti.
İlk organize ve Galatasaray’ın DNA’sını ortaya çıkaran hücum
girişimi gol oldu. Fakat gerçek olan bir şey vardı ki, yavaş ve
beklenti altında geçen ilk çeyrekte bile sarı kırmızılı oyuncuların
maçı kazanacağına dair vücut dilleri ve özgüvenleri yeterli mesajı
veriyordu. Bu da derbi zaferi etkisiydi. Galatasaray’ın en zor
dönemde, en önemli maçları rahat geçmesini sağlayan, 18 dakikada
maçı koparan, 3 dakikada maçın adamı olan
Rodrigues yine devreye girdi ve Galatasaray adına
ilk yarının kolay geçmesini sağladı. Rodrigues’in
bu sene verdiği katkının benzerini Feghouli ve
Belhanda verseydi, Galatasaray ligi çok erken
bitirirdi. SİNAN-YASİN FARKI
İlk yarıda bulunan
çabuk gollerin rahatlığıyla ikinci yarıya başlayan Galatasaray
defansı, arkasına yapılan koşuları ve atılan topları seyredince
golü ve pozisyonları yedi. Yaşananlar neredeyse Alanya
deplasmanının tekrarı gibiydi. Fatih hocanın
değişiklikleri, etkisiz kalan oyuncuları almanın yanında takımın
düşen temposuna da müdahaleydi. Sinan ve
Yasin takımın savunmasına ve önde baskı yaparak
rakibin rahat oyun kurmasına engel oldular.
Gomis’in, kariyerinin en kötü maçını oynamış
olması, Galatasaray adına maçın son bölümünün kabus gibi geçmesinin
ana sebebiydi. Her şeye rağmen bütün sezon takımı domine eden
adamın kötü oynama hakkı da var. MAÇIN
ADAMI: RODRIGUES-MUSLERA
YİNE, yeni, yeniden Rodrigues ve
Muslera. En zor, en kritik haftalarda sadece
maçları değil şampiyonluğu da kazandırdılar...