Karşılaşma öncesinde Fatih Terim'in yaptığı basın toplantısı
aslında günün de özetiydi. Herkesin aklında Kosova'ya karşı ne
yapacağımız değil, maç bittikten sonra neler konuşulacağı sorusu
kalmıştı. Arda Turan'ın 60 yaşını geçmiş duayen bir gazeteciye
saldırısı sonrasında takımın nasıl etkileneceği ve bu depremin yeni
sezonun yapılanmasında nasıl bir dinamik yaratacağı herkesin aklını
kurcalıyordu.
Kosova'yı Antalya'da da zar zor yendik.
Arda Turan da sahadaydı. Üstelik Fransa sonrasındaki ilk maçıydı.
Bu kez 4 isabetli şutla 4 gol yaratan bir performansla bitirdik
maçı... Arda yoktu, arkadaşları vardı. Maçın kilidini Cengiz Ünder
açtı. Bir gol, bir asistle takımı rahatlattı, Kosova takımını önde
oynamaya zorladı, kalecilerinin de sakatlanmasıyla birlikte pusuya
yatan orta sahamız gereğini yaptı.
Sezon sonunda oyuncuların mental yorgunluğunun üstüne kağıt üstünde
kolay görünen tüm maçlar aslında hep problem yaratır. Millilerimizi
daha dikkatli, daha hırslı oynamaya zorlamak için ekstra gelişmeler
gerekiyordu. Bu da eskilerden değil, yenilerden (Cengiz) geldi.
Oyun beklenen sertliğin de kalitenin de çok altındaydı.
Tabelayı tecrübe ve hatalar belirledi.
Attıklarımızda da yediğimizde de beceriden önce o anın yanlışları
rol oynadı. Hepsi bir tarafa, ipleri gene elimize veren kalan
maçlarımızda alacağımız skorla kaderimizi kendimizin belirleyeceği
ortamı oluşturduk.
Bu futbol elbette bize yetmez ama dünün şartlarında en iyisi
buydu.
İki isabetli şutumuzun olduğu Finlandiya'ya iki gol attık, 90
dakikadaki dört isabetli şutla da Kosova'yı geçtik. Şans rüzgarı da
arkamızda yani...
Ancak kamuoyu desteğini ciddi şekilde kaybeden, sempatiklikten
uzaklaşan bir milli takım ortamı var. Bizi biz yapan omuz omuza,
kol kola vererek yürümemiz... Eğer tribünler olarak veya sokaktaki
insan, formayı giyenler-yönetenlerle ilgili olumsuz düşünmeye
başlamışsa bu sinerji kaybı ağır bir faturayı da beraberinde
getirir. Nasıl derlenip toparlanacağız, bilemiyorum ama yeni bir
sayfa veya yeni bir vizyon ile kucaklaşmamız, birbirimize
sarılmamız şart. Önyargılardan arınıp "yeniden" diyecek bir ortam,
bir takım ve bir lider bulmalıyız.
Millilerimizi daha dikkatli, hırslı oynamaya zorlamak için ekstra
gelişmeler gerekiyordu. Bu da eskilerden değil, yenilerden (Cengiz)
geldi.