Son haftaların en istekli ve en güvenli Fenerbahçe'sini izledik.
Guliano-Soldado artık ikili olmaya karar vermiş ve pas örgüsüyle
rakip kaleye yaklaşmaya çalışıyorlardı. Onları destekleyen önemli
sağ kanat bindirmeleri Dirar ve Şener'den geliyordu. Antalyaspor'un
defans örgüsü içinde gedikler açan önde baskı görüntüleri de
sıklıkla karşımıza çıkıyordu... Mehmet Topal ve Josef, bu sürpriz
preslerin sahibiydiler. Antalyaspor topu ayağında görüyor ancak öne
gitmeye karar verdiği anda top kayıpları ile pozisyonlara davetiye
çıkartıyordu.
İki fark geldiği andan itibaren maçı kafasında bitirdi Fenerbahçe
takımı. Skrtel'in Antalyaspor'a yaptığı gol asisti bile o havayı
bozmadı. Aslında en büyük değişim bu. Eskiden olsa topun ayağa
dolanması görüntüleriyle bir panik filmi izlerdik. Ancak bu havayı
bir saniye bile yaşatmadan, taktik disiplin içinde yakalayacakları
fırsat için beklemeye başladılar.
Hakem hatalarının da ciddi etkisindeydi maç. Antalyasporlu
oyuncunun ters kafa vuruşunda, direkten dönen topa "ofsayt" çekti
yardımcı hakem. Pozisyonu görmesine rağmen Yaşar Kemal Uğurlu
bayrağa uydu. İkinci yarıda elle oynamayı da tersine çevirdi
Uğurlu... Dengeli maç yönetmesine rağmen tabelayı etkileyecek iki
kararın sahibiydi; olmadı...
İstekli ve inatçı görüntüye rağmen Aykut Kocaman'ın maç analizi
muhtemelen basit top kayıpları üzerine olacaktır. Sadece ön
oyuncuların pas ve beceri kalitesi üzerine yoğunlaşmış, geri kalan
altılının, tek amaç olarak topu kapmayı hedeflemiş olduğu bir düzen
var sanki karşımızda. Rakip ceza alanına girerken bile pas kalitesi
ve kararında belirsizlik sürüyor. Yine de çok adamla hücuma
çıkmaktan kaçınmayan ve öne geçtiği halde "kazanmak yeter" demeden
gol aramaya çalışan Fenerbahçe takımı artık taşların iyice yerine
oturduğunu gösteriyor. Daha iyi olmak adına sorun sadece
performanslarla sınırlı. Ya daha çok çalışacaklar, ya da daha
iyileri transfer edilecek.
Son viraja dörtte dört ile giriyorlar, liderle aralarında üç puan
var. Böyle bir sezonda "ben de varım" diyor Aykut Kocaman'ın
takımı...