Galiba, takımların saha performanslarını yorumlarken göreceli
kavramlardan kaçınarak, iyi futbol yerine doğru oyun üstüne
düşünmeliyiz.
Şöyle ki; Fenerbahçe, Osmanlı'yı 2-0 yendi. Maç sonrası yorumlarda
yerden yere vuruluyor takım ve teknik adam. Keyif vermemesinden
başlanıp, etkisizliğin ve pozisyonsuzluğun altı çiziliyor.
Valbuena'yla birleşen tekrarlanan görüşler de var.
Özet şu; "Tamam kazandı ama bu oyunla olmaz"...
İkisi de aynı oyun Bir gün sonra Ankara'da Galatasaray,
Gençlerbirliği'ne yenildi. Osmanlı ile Gençler aynı oyunu
oynadılar, dibine kadar kapanıp, alan vermemek istediler. Kontradan
da golü hedefliyordu. Fenerbahçe golü attı, rakibi açtı,
Galatasaray atamadı ama sonuna kadar da uğraştı. Sağdan- soldan
veya karşıdan sürekli denedi.
114 pas yapabilmiş rakip, yani sadece koşmuşlar. Gol için aldığı
riskleri arttırdı Fatih Terim, bunu da değerlendirdi
Gençlerbirliği.
Oynaklık yapıyorlar Galatasaray'ın deplasmanda kaybettiği puanlarla
başlayan "tekrarlanan" yorumlar, "keşke golü erken yeseydi" gibi
abuk görüşler veya oyuna katkı yapmayan oyuncu değişiklikleri vardı
fikirlerde. Ama özet şu;
"Tamam, çok baskılı oynadı ama kazanamazsan neye yarar"...
Örnekler taze olduğu için yazdım, yoksa tabelaya göre bu yorumlar
hep var. Enteresan tarafı, aynı yorumcuların bu oynaklığı
göstermesi. Kötü oynadın, kazandın; olmaz... İyi oynadın,
kaybettin; neye yarar. İkisi bir arada olduğunda zaten bunu
söyleyene gerek yok, herkesin fikri cebinde.
Rakip de var!
elelim F.Bahçe'ye... Kimse beğenmiyor takımı, iki ön liberoya veya
yedekteki Valbuena'ya bakıp, "defansif oynuyor" gibi dahice
fikirleri olanlar da var. Ama puan cetveline bakıyorsunuz, en çok
gol atan ikinci takım. Sezon bittiğinde birinci olması da muhtemel.
Fakat defans oynuyor!
Bu basitlikte olmayın sizler... Fenerbahçe hücum oyunu oynuyor.
Duran toplar önemli silahı. Korner kazanmak için bile topu rakip
kaleye getirmeniz gerekir. Neden şutlar, kurtarışlar veya az farkla
autlar görmüyoruz diyorsanız; bu sistem ile ilgili değil; oyuncu
kalitesi bu kadarına yetebiliyor.
Fenerbahçe plana sadık Ve her şeyden önemlisi, Osmanlı- spor veya
Gençlerbirliği'nin durdurmaya yönelik kurgusu gibi, bir de
karşınızda rakip var. En az sizin kadar çalışan, uğraşan, planlar
yapan veya tuzaklar kuran...
Fenerbahçe oyun disipline sadık kaldı, golü erken buldu ve üç puanı
almayı başardı. Galatasaray ise Gomis üstüne kurduğu hücum planını
işletemedi, Eren ve Donk ile yüksek oynamak istedi. Rakip buna izin
vermedi.
Hatta böylesine katı defans yapmasına rağmen de, Galatasaray'dan
daha çok pozisyona girdi.
Valbuena-Rapaic
Mustafa Denizli, Rapaic'i ilk onbir oynatmazdı. Taraftarın görmek
için sabırsızlandığı yıldızını, hamle oyuncusu olarak kullanırdı.
Bu durumu, "İşler iyi gitmediğinde rakibi korkutacak, takıma ve
seyirciye de mesaj verecek bir oyuncu gerekir" diye açıkladı. Varsa
eğer oynamalı Aykut Kocaman ile Valbuena ilişkisi de, ister istemez
bu duruma geldi. Yıldızının fizik kalitesi 90 dakikalık değil. Oyun
stili nedeniyle de problemler yaşıyor, pozisyonlar veriyordu. Süreç
aynı sonucu getirdi önümüze... Valbuena iyi bir hamle oyuncusu
haline geldi ve işler iyi gitmediğinde çare opsiyonu oldu. Benim
fikrimi sorarsanız; Valbuena varsa, oynar derim.