Fenerbahçe'nin geçen sezondan yansıyan problemlerini çözmek için
bir sportif direktör ve yeni bir teknik adam göreve getirildi. İyi
oyuncular yüksek fiyata satıldı, genç oyuncular daha uygun
rakamlara geldi.
Ama problemleri çözme görevindekiler, bırakın daha iyiyi,
mevcutların üstüne yenileri ekleyen kararların sahibi oldu.
Herkesin gözü ve sözü Comolli'nin üstüne ancak Cocu gibi bir
"kibir" abidesi var ki; sanki bilgisayar oyunundaki gibi, takım
üstünde oynadıkça farklı olabileceğini sanıyor.
Stoper Reyes'i ön liberoda denemek, Topal'ın performansına hakeret
gibi. Ekici ve Valbuena'nın temposuzlukları takım savunmasının
temel sorunlarından biriyken, Ayew ile Slimani'yi de bu ekledi.
***
Gencecik Eljif'ten oyunu yönetmesini istiyor. 20 maç sonra belki
olacak ama, şu anda Ekici bile o hazırlıkta veya formda değil.
Fenerbahçe'nin takım boyu ile ciddi sorunları var. Hemen her maçta
bu yaşanıyor. Öne geçtiği maçta, farkı açması gereken takımın son
dakikalarda beraberliği kurtarmaya uğraşması, Cocu'nun rakip ile
ilgili de hiçbir hazırlığı olmadığını gösteriyor. Mensah, Bilal
veya Deniz; hepsi boş alan buldu mu, değerlendiren futbolcular.
Cocu; topu ağlarda gördüğünde bunu anlayabildi maalesef.
***
Maçın özetinde aslında Kayserispor gibi "ne yapacağını bilen" bir
takım karşısında, "ne yapacağı bilinmeyen" bir Fenerbahçe'nin
sahada olması var.
Daum gibi, işler kötü gittikçe sahaya bir forvet atarak tribünlere
hoş görünmeye çalışan bir de teknik adam var kenarda.
Ve bu durumdan şikayet etme hakkı olmayan tek grup; Fenerbahçe
taraftarıdır.
78 gol atan takımdan "defansif" diye şikayetçi olan onlardı. Josef
– Topal ikilisinden de şikayetçilerdi, takımın hazırlık paslarından
da.
Onları "memnun" etmek isteyen Başkan Ali Koç da, bu kararı
"taraftarlık" vasfıyla alanlardan.
"Daha geç olmadan" diyeceğim ama kendimi zor tutuyorum.