Yirmi dakikada zoru "kolay" hale getirdiler. Skor 2-0 olunca,
Kayseri için de maç bitti zaten. Denemek istediklerinde
Fenerbahçe'nin konsantre savunmasında bocalayıp durdular. Oyun
kurguları da tabelayı "sıfırda" tutmak üzere olduğundan, bekleyen
Fenerbahçe'ye karşı hücum aklı da oluşturamadılar. Dakikalar,
Fenerbahçe'nin ekmeğine yağ sürmek üzerine geçti. Aykut Kocaman,
kalelerine gelen ilk topun gol olmasından hep şikayetçi. Bu kez
rakip kaleyi bulan ilk iki şutu da gol oldu. Hani o; "kahpe felek"
var ya bu kez Fenerbahçe kulübesinde oturmuştu.
Kurgulama kazanmak üzerine. İki teknik adam da hesap yapmış.
Kayseri'ninki, üçlü defansa karar veriyor. Aslında beklerle
birlikte beşli... Kalecisinin tecrübesizliğinde çareyi topu
kalesinden uzak tutmak yerine, kendi alanını kalabalık tutmak
olarak görmüş. Aslında alışkanlıkların dışına çıkıp, olağan gidişi
bozmak riski dışında, çok da yanlış değil.
Öne oynama problemi olan bir takım karşısında arkayı sağlam tutma
düşüncesini, Mehmet Topal bozdu. Soldado'ya attığı muhteşem pas
erken golü getirince, bir haftalık çalışmanın ezberi de bozuldu.
Plan Aykut Kocaman'ın kağıtlarına döndü; tıkırtıkır işledi.
Neredeyse 10 gündür Aykut Hoca'nın bu maçı Ekici-Valbuena ikilisi
ile oynayabileceği haberleri sızıyordu. Prensip düzene baktığımızda
pek aklımız almadı ama sekizde sekiz yapmak için bir farklılık
yapabileceği ihtimalini de düşünüyorduk. 11 açıklandığında,
"kazanan" takımından yana akıl koyduğunu gördük. Maçı da kucağına
alınca Aykut Hoca işleyen düzenle hiç uğraşmadı.
Tabelada 5-0 yazıyor... Baktığınız zaman rakibe bastırmış,
sağlı-sollu dağıtmış, tempoyu yüksek tutmuş bir takım yok. Ancak
doğru oyunun sahibi, taktik disiplini limitte tutan, farkı
açtığında bile kalesinden topu uzak tutmak isteyen bir anlayışla
oynadılar. Atılan gollerin hiçbirine "kaleci tecrübesizliği"
yazamazsınız. Üstündeki üç takımın da kabuslar gördüğü bir maçı beş
farklı kazanarak, başka bir iddia koydular ortaya; planın varsa,
heyecanı yenersin.