FENERBAHÇE sadece öne oynamak üstüne, tek taktik ile oynadı ilk
20 dakika. Karşı karşıya kaçırdılar, şut attılar, aralara girdiler
ve istediklerini ancak buldular. Şaşkın oynayan bir rakibe bundan
sonra topu vermek ve beklemek, ne bu maçın genetiğiydi, ne de
Fenerbahçe kadrosunun hazır olduğu bir durum. Bu kez pozisyon
hamlesi Trabzonspor'dan geldi; kaçırdılar üst üste. Oyun değişti,
ikili mücadele üstünlüğü rakibe geçti ve top kayıplarıyla birlikte
skor eşitlendi. Buna rağmen Fenerbahçe orta sahası dikine oyun ile
yine üst üste, "nasıl kaçar?" denilen pozisyonların ve direkten
dönen bir şutun da sahibiydi. İkinci yarı Uğurcan - Muriç düellosu
ile başladı. Genç kaleci müthiş kurtarışlarla sağlam tuttu
takımını. Ünal Karaman'ın Doğan hamlesi de, orta saha
geçirgenliğini azaltınca, topu kapanın, rakip kaleye gittiği, golü
kimin atacağını beklediğimiz bu maç oluştu. Karşılıklı tempo,
yorgunluk hissi 60'dan sonra Trabzonspor'u kendi sahasında bıraktı.
Ama aynı vücut dili Fenerbahçe'de de vardı. Sürekli kanatlara
yönelmek ve duran toplardan pozisyon aramak zorunda kaldılar. Zajc
ve Ferdi'yi içeri atarak takımı bu duygudan uzaklaştırmak istedi
Ersun Yanal. Heyecanın kaybolmasıyla tribünlerin de baskının
azaldığı dakikalar geldi sahaya. Ve "Böyle bitsin maçı" oynanıyordu
artık. Dört oyuncusunu (Ozan, Jailson, Dirar, Deniz Türüç) gerçek
mevkisinde oynatamadan, maçın doğru taktik hamlelerinde sınırları
zorlayan bir Fenerbahçe takımı var. İki yeni transferini (Adil
Rami, Gustavo) devreye soktuğunda, sakatlarını döndürdüğünde, daha
başka olacaklar.
Kaleci performansı, Rodrigues beceriksizliği ile maçta kalabildi
Trabzonspor. Lige damgasını vuracak iki takım da, yaralarını
saracak ve eksiklerini tamamlayacaklar. Keyif almaya
devam......