Advocaat, “onlar ne yaptı, ben yaptım” diyen zihniyete muhteşem cevaplar veriyor. Mükemmel yardımcıları ile “yoklar” içinde doğruyu buluyor
İlk yarıyı Dick Advocaat defalarca takımına seyrettirecektir.
Hatta analizi önemseyen teknik adamların da kayıtlarında bulunması
gereken bir bölüm olacaktır.
Zorya teknik direktörü, deplasmanda oynayacağı maçta tek umudunun
rakip sahada kalmak olduğuna karar vererek, sistemine önde baskı
üstüne kurdu. Dört oyuncusuyla, Fenerbahçe ceza alanına kadar
yaklaşıp, tüm ayağa pas bağlantılarını kesti. Öyle ki, Fenerbahçe
rakip ceza alanına girip, ilk etkili görünen atağına yaptığında 24.
dakikaydı.
Devre bitene kadar sağlı-sollu ataklarla geldiler, şutlar çektiler
ve hep golün etrafında dolaştılar. Eğer tabela "sıfır" yazdıysa, bu
oyuncu kalitesinden kaynaklandı. Bu süreçten çıkıp soyunma odasına
gittiğinde, Advocaat'ın alnında biriken terleri, elinin tersiyle
attığını farz edebiliriz.
İkinci yarıda Stoch tercihi ile birlikte, kendine gelen ve ne
oynaması gerektiğini bilen bir Fenerbahçe izlemeye başladık. Önde
top tuttular ve hücum presi kırdılar. Rakip alanda top yapmaya,
bindirmelere ve zorlamaya başladılar, taraftarı da arkalarına
aldılar. Rüzgar ter dönünce, fırsatlar da belirmeye başladı. Buna
rağmen atılan iki golün ilki uzaktan mükemmel bur şutla geldi,
diğeri ise duran toptan. Elin parmaklarıyla sayılabilecek
diğerlerinde ise ciddi şekilde kalite sorunları vardı.