“Efendi Beşiktaş” diye gazetelere ilan veren bir kulübün başkanı olarak, “tek büyük” söylemini bir daha düşünsün bakalım... O ilana veya iddia ettikleri felsefenin içinde böyle bir “kibir” var mı, yok mu; bir baksın...
Hiç sevmem bu tip yazıları. Edilmiş kelamlar veya kesilen
ahkamlar üzerine konuşmak, aslında yapanı önemsemek anlamına gelir.
Ancak sevgili Fikret Orman, aynı replikleri o kadar çok
tekrarlamaya başladı ki; Hulusi Belgü'nün deyimi ile "evrim
sürecine" girdi. Çok değil, iki sezon önce Fenerbahçe ve
Galatasaray başkanlarından oynamak için statlarını isteyen Fikret
Orman, şimdi "Tek büyük var" dedi. Bir statla ve bir şampiyonluk
ile kendisini ve kulübünü mahallenin abisi ilan etmekte tereddüt
etmiyor. Bu tip ego patlamalarının canlı örneklerini çokça
gördüğümüz için, Fikret Orman'ın da nereye doğru gittiği tahmin
etmek zor değil.
Çünkü, daha iki ay önce Divan Kurulu toplantısını önlemek için
stadın kapılarına kilit astı. Toplantıya gelenler ile Orman ve
yönetiminin arası pek iyi değil. Divan Başkanı'nı da pek sevmiyor
muhtemelen. Ama kulübün kendi dinamikleri içinde çözüm bulmak
yerine, "astım-kestim" kararlılığında ilerliyor.
En muhteşem cümlesi, "Divan Kurulları muhalefet yapma yeri
değildir" şeklinde olanı. Kulübün 25 yıllık, üyelerinin toplandığı
platformda eleştiri yapılamayacağını, yönetimin kararlarının
sorgulanamayacağını söylüyor. Peki ya toplantılar neden yapılıyor,
neden yönetim sözcüsü mali durum veya performanslar hakkında bilgi
veriyor?
Bir kulübün "en eskileri" iyi veya kötü durumu tartışmayacaklarsa,
fikirlerini söylemeyeceklerse, yöneticileri doğru veya yanlış
uyarmayacaklarsa, ne yapacaklar?
Fikret Orman nedense bir dokunulmazlığın peşine düşmüş ve her
yaptığının, her söylediğinin, her kararının sorgulanmadan kabul
edilmesini ister hale gelmiş. Peki; "Feda" dedikleri beş sezon önce
böyle miydi? "Efendi Beşiktaş" diye gazetelere ilan veren bir
kulübün başkanı olarak, "tek büyük" söylemini bir daha düşünsün
bakalım. O ilana veya iddia ettikleri felsefenin içinde böyle bir
"kibir" var mı, yok mu; bir baksın.