Sadece sistemini "beşli"ye döndürmemişti Jesus, son maçtan yedi
farklı oyuncuyla Viyana'da sahadaydı.
Birden bire takımın genetiği, topla oyna, pas yap, atak organize
et, pozisyon bul formatından çıktı. İki de altı numara
(İsmail-Crespo) bu gruba eklenince, yedi mücadeleci ile
"önce kaybetme" maçını izlemeye başladık.
Fikir vermesi açısından bu düzen maçı boğar, rakibi bloke eder.
Orta sahanızda top sizdeyken akıl üreten olmadığında sürekli olarak
topun peşinden koşarsınız. Ancak ilk maçın kritik havasında,
Kadıköy'e avantajlı skor arıyorsanız, başınızı ağrıtmayacak
"doğru oyun" kararıdır aynı
zamanda. Öne çıkan oyun değil, tabela olunca, Jesus gibi bir
tecrübe "Bana ne?" demekten çekinmez. Gözler ilk
defa forma giyen Alioski'nin de üstündeydi. Net hücum bekini,
kilitlenen bir oyunda nasıl analiz edeceğiz bilemiyorum. Ancak gol
öncesindeki atak onun hızlı kararı ile başladı.
İlk kez üçlü oynayan takımda
arkadaşlarıyla, ilk kez beraber olma gibi
de bir dezavantajı vardı. Görünen o ki;
aynı King gibi bir aya daha ihtiyacı...