Kulübe rotasyonu sonrasında maçın nasıl biteceğinden çok nasıl
oynanacağı merakımızdı.
Gözüm üç oyuncunun üstünde izledim maçı; Valbuena, Mehmet Ekici ve
Oğuz Kaan... Diğerlerini sezon içinde seyretme şansımız olmuştu ama
sakatlıktan dönen Mathieu Valbuena ve Mehmet Ekici'nin durumu
gelecek haftalar için kritik önem taşıyordu.
Sivasspor ve Antalya galibiyetleriyle Fenerbahçe, Valbuena
bağımlılığından kurtuldu. Oyunu, takımı, mücadeleyi domine eden
oyun karakteriyle takımın üstünde görülüyordu Valbuena... Ve top
rakipteyken, görev alanında olmamasından ötürü defansif zaafların
da sahibiydi. Takım onsuz kazanınca onun takımın bir parçası gibi
olması dışında şansı kalmamıştı. Dün bu etapta gayret içindeydi ve
arkadaşları için oynamaya çalıştı. Mehmet Ekici hala formda değil.
Maç eksiği peşinden karar yanlışlarını da getirdi, ardından
vücudundan bir itiraz daha çıktı. Genç Oğuz Kaan ise merdivenleri
hızla çıkacak gibi gözüküyor.
Çevresindeki ağabeylerinden üst düzey yardım aldı. İlk golün
hazırlanışına katkıda bulunduğu gibi top rakipteyken de doğru
pozisyonların sahibiydi. Aykut Hoca böyle giderse ona hak ettiği
değeri verir.
Aslında maçı genel görüntüde toparlarsak;
"2013 ruhu" geri döndü demeliyiz.
Fenerbahçe 30 yıl sonra kupayı kazandı, 2013'te de ikiledi... Aykut
Kocaman finale kadar hep yedekleriyle oynadı. Oyuncular değişti ama
Fenerbahçe'nin sistemi, oyun prensipleri veya taktik disiplinini
hep aynen sahada gördük. Dün de ileriye de geriye de çok istekli
koşan, konsantrasyon kaybı göstermeyen, fark açıldıktan sonra bile
mücadeleden vazgeçmeyen ve aynı ciddiyeti koruyan bir takım
seyrettik.
Aslında bu maçın en önemli mesajı;
Fenerbahçe'nin yeniden bir amacı olduğunu hatırlamasıdır. Her
karşılaşmayı aynı önemle görüp, elinden gelenin en iyisini yapmaya
çalışan üst düzey profesyonel bir karakter yakaladılar. Bu görünüş
takım içindeki forma rekabetini de artıracak, dolayısıyla form
grafiğine çok büyük katkıda bulunacaktır.