İçinde bulun duğumuz coğrafya “spazm” geçirmekte.
Her ülkesi, her etnisitesi, her mezhebiyle gerilmekte.
Örneğin...
Ortadoğu’nun ve İslam coğrafyasının “en istikrarlı” ülkesi gibi
algılanan Suudi Arabistan bile “değişim” işaretleri vermeye
başladı.
“Kadınlara otomobil kullanma hakkı” gibi aslında uygar toplumlar
için en doğal olan bir “özgürlüğe (!!)” kapı aralamak bir
simgedir.
“Spazma” karşı Suudi ailesinin ilk adımı...
Veliaht Prens Selman “Dünya gerçeklerinin dikkate alınması
gerektiğini” söyledi.
Bu sürece bir de isim konuldu; “ılımlı İslam...”
Aslında hiç de yeni bir tanımlama değil.
Daha önce AK Parti’nin ilk yılları boyunca “ılımlı İslam ve
demokrasi örtüşmesi” başlığıyla da dile getiriliyordu.
Bunların altında yatan asıl gerçek ise -Ortadoğu uzmanlarına göre-
“Suudi hanedanında Arap Baharı’nın kendi ülkelerine doğru gelmekte
olduğu kuşkusu...”
Eğer öyleyse...
“Kadınlara direksiyona geçme hakkı” gibi makyajlarla örtülemeyecek
bir görüntü dipten ve derinden hareketlenmekte.
Ilımlı İslam -hele Vahabi gibi çok katı İslam yorumları için- pek
de geleceği ve pratiği olan adım değil.
Ama belirttiğim gibi, “simgesel” önemi var.
Suudi Arabistan’da bile “her şeyin eskisi gibi olamayacağını”
gösteriyor.
Zaten bölgedeki kırılmanın en umulmayan coğrafyada dahi başladığına
işaret etmek istedim.
.......................
Suriye’nin hali malum...
Bölüneceği kesin de...
İçinden kaç devlet çıkacağı “açık artırmada!!!”
“Suriye konusunda” İran ve Rusya’yla yakınlaşması sonrası -dolaylı
da olsa- Türkiye’nin Esad ile ilişkileri artık bir yeni “kesişme
koordinatını” gerektiriyor gibi...
Esad’ın PKK/PYD’den gelen “federasyon önerisini reddetmesi” bu
olasılığa ışık yakmakta.
Ama...
PKK/PYD’nin “özerklik statüsü” gene de hâlâ masada ve bu da
“federasyon” formülünden daha az tehlikeli değil.