16 Nisan’a 17 gün kaldı.
“Referan-dum” için siyasi partiler “araştırma şirketlerine”
seçmenin eğilim raporlarını sunuyor.
Özel sektörün devleri de sandıklardan çıkacak -olası- sonucu
araştırıyorlar.
Ekonomik tavırlarını şimdiden belirlemek istiyorlar.
Hatta...
Sadece kendileri için çalışan araştırma şirketlerinin raporlarıyla
yetinmiyor, diğer 20 dolaylarında “güvenilir” denebilecek
şirketlerin de raporlarını getirtiyorlar.
Hepsinin ortalamasını alarak “tahmin jimnastikleri” yapıyorlar.
...................
Araştırma sonuçlarını yazmak istemiyorum.
Bu köşenin işlevi “etkilemek” değil.
Ancak...
Şu kadarını belirteyim ki...
20 küsur araştırmadan çok azı “EVET” ya da “HAYIR” için yüzde
50’nin üzerini gösteriyor.
Diğerlerinde “kararsızlar” hâlâ yüzde 10 dolaylarında.
....................
Kararsızların çoğunluğunu kendi tarafına çeken “kazanacak”
anlaşılan.
Peki...
17 gün içinde etkileme şansı hangi tarafta?
Tartışmanın, karşılıklı tezlerin içeriğine girmiyorum.
Ama...
Önümüzdeki süreçte yazacağım...
İçeriğin dışında “kararsızları etkileme” şansı için ibre AK
Parti’den yana.
Olanakları büyük.
TV’lerde en fazla zamana, gazete sayfalarında en büyük alana
sahipler.
Özel jetler, helikopterler falan bir yana çok daha basit
imkânlardan söz edeyim.
AK Parti’nin “her eve gitmek, tek tek, yüz yüze konuşmak”
yöntemini, HAYIR kanadından bir politikacıyla konuşuyorduk.
“Onlar, ziyaret ettikleri evlere en azından bir paket kahve
götürüyorlar, diğer paketlerden geçtim, biz 200 gram kahve bile
götüremiyoruz” dedi.
Ardından “Bir kahvenin 40 yıllık hatırı var” dedi.
Yani...
“Kahve bahane” ama kararsızları etkileme şansı “şahane” değilse
bile “ağırlıklı.”
Ayrıca...
“Erdoğan hitabet” katsayısını ve “alanlardaki büyük, heyecan
yansıtan toplulukların” kararsızlar psikolojisine “ses ve görüntü
efektini” de ekleyin.
...................