Cumhur-başkanı Recep Tayyip Erdoğan “Türkiye’nin parçalanmak
istendiğini” söyledi.
Batı’nın ve özellikle Amerika’nın omurgasını YPG/PKK’nın
oluşturduğu SDG’yi (Suriye Demokratik Güçleri) ağır silah ve savaş
gereçleriyle donattığına işaret etti.
Bu sözler yadsınamaz.
ABD bunu göstere göstere yapmakta.
Gerçi Washington’a göre Kuzey Suriye Kürtleriyle bu iş birliği
“geçici...”
“DAEŞ bitirilinceye kadar...”
“Uyku ilacı” gibi.
“Büyüklere masallar” da denebilir.
O ağır silahlar, yüksek teknolojili zırhlılar, gereçler, füzeler ne
olacak?
Kuzey Suriye’de bir büyük “DAEŞ’le savaş açık hava müzesi”
kurularak sergilenecek mi?
Tarihe mi bırakılacak?
Omuzlarının üzerinde bir baş taşıyan herkes değil ama o başların
içinde biraz akıl olan herkes bunların büyük bir bölümünün PKK’ya
verileceğinin, Türkiye’ye karşı kullanılacağının bilincindedir.
Türkiye haritasından bir parça koparmak projeleri de artık meçhul
değil.
.......................
Bunlar doğru ama unutulan bazı -başka- gerçeklere de işaret etmek
gerekir.
Şöyle ki...
“Ortadoğu’yu parçalayarak, yeni -mini- devletler üreterek
Balkanlaştırmak”, Birinci Dünya Savaşı sonrası bir Fransız ve bir
İngiliz’in (Sykes Picot) cetvelle çizerek oluşturulan devletlerde
hayat bulmakta.
Fakat...
Bölgede iki büyük ve köklü devlet olan Türkiye ve İran’a öyle kolay
kolay sökmez.
Türkiye gibi İran’da da Kürt nüfus var... “İran’da Kürtlerin
PKK’sı” denebilecek PJAK silahlı örgütü yıllardır faaliyette.
Ayrıca...
Hiç de küçük olmayan Azeriler İran’ın yumuşak karnı...
Ama taş gibi bütünlüğünü koruyor.
Türkiye de yüz yıllık Cumhuriyetinin kökündeki 500 yıllık Osmanlı
İmparatorluğu geçmişiyle “büyük devlettir.”
“Kumda cetvelle çizilmiş yeniyetme Ortadoğu devletleri gibi
operasyon yapılır” sanılmamalı.
İşte 1970’li yılların sonlarından bu yana 50 yıla yakın süredir PKK
ve diğer silahlı örgütler “yel” oldular estiler.
“Yel kayadan ne koparabildi ki?”
.......................
Fakat...