İnsanlığa en kalıcı ve akılcı çözümün “karşılıklı iki tarafın da
kazanması” olduğunu Prof. John Nash öğretti.
John Nash ve eşi Alicia Nash bir trafik kazasında öldüler.
Dünya için önemli kayıptır.
Onlarınki “büyük aşktı...”
Nash, şizofren dâhiydi.
“Kendisini kaçırmak ya da öldürmek isteyen Sovyet ajanları
olduğuna” dair halüsinasyonlar görürdü.
Sevgilisi onu “bunların gerçek olmadığına” ikna etti.
“Böyle adamları hep göreceksin ama aslında yoklar. Bunu bilerek
yaşamalısın, birlikte yaşamalıyız” dedi.
Evlendiler.
Gerçekten Prof. Nash ölümüne kadar “bu halüsinasyonlarla fakat
gördüklerinin doğru olmadığına” inanarak yaşadı.
Örneğin...
Beni “Mr. Cıvaoğlu” diye tanıştırmışlardı.
5-6 kişilik bir grup halinde yemek yiyorduk.
Yemeğin ortalarında ortak dostumuz Ali Rıza Bozkurt “Güneri” diye
hitap edince “Hani ismi Cıvaoğlu’ydu?” diye tepki verdi.
Rahatsız olduğu, ses tonu ve beden dilinden anlaşılıyordu.
Durumu izah ettiler.
Rahatlar gibi oldu.